Eş’arî ve
Mâturidî fırkaları, kelâmcılara dahildir. Asrımızda birçok cahil kimseler bu
fırkaları Ehl-i Sünnet’e nispet ederek büyük bir iftirada bulundukları için
özel başlıkta ele almak gerekti.
Şeyh Ahmed b.
Muhammed ed-Dihlevi rahimehullah Tarihu Ehli’l-Hadis’te şöyle anlatmıştır:
“Şüphe olmayan
hususlardandır ki, diğer İslâm ülkelerinin halkları – sahabe, tabiîn, tebâu’t-tabiîn
ve dört imâm rahimehumullah – bu mezhepler ortaya çıkana kadar revaçtaki bu
mezhepleri bilmiyorlardı. Zaman içinde hevâ ile bu mezhepler galip geldi.
Kâdîlar kuvvet sahibi idiler ve zorlama yaptılar. Bu galebe, imkân, tasarruf ve
zorbalıklar, devletin insanları bu mezheplere ve Eş’arî akidesine sarılmaya
zorlamasıyla tamamlanmıştır. Bu mezhepler, farz kılınmış ve bunların dışında
kalan Kitap ve sünnet ise haram kılınmıştır.
Onlara karşı çıkanlar, Allah’ın kitabı ve Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetiyle amel edenler, bu ikisini bağımsız olarak te’vil ve tahrif etmeden anlayanlar, önceki ilk selefe tâbî olup kâmil sıfatları teşbih ve ta’tile gitmeden, geldiği gibi kabul edenler kâdîlık görevine getirilmediler, şâhitlikleri kabul edilmedi, hatip olarak konuşturulmadılar, imâm yapılmadılar, onlara ders verdirilmedi. Zira onlar usulde ve fürû’da bu mezheplerden birini taklit etmediler.