Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Sözlerin en doğrusu Allah’ın Kitabıdır, yolların en hayırlısı Muhammed’in yoludur. İşlerin en şerlisi muhdes olanlardır. Dine sonradan sokulan her şey bid’attır, her bid’at dalalettir ve her dalalet ateştedir.”

Öne çıkan

Bid’atçiler Tevhid Ehli Olabilir mi?

Bid’atçiler Tevhid Ehli Olabilir mi?

29 Aralık 2024 Pazar

Eş’arî ve Maturidî’ler Haktan Sapmıştır


Eş’arî ve Mâturidî fırkaları, kelâmcılara dahildir. Asrımızda birçok cahil kimseler bu fırkaları Ehl-i Sünnet’e nispet ederek büyük bir iftirada bulundukları için özel başlıkta ele almak gerekti.

Şeyh Ahmed b. Muhammed ed-Dihlevi rahimehullah Tarihu Ehli’l-Hadis’te şöyle anlatmıştır:

“Şüphe olmayan hususlardandır ki, diğer İslâm ülkelerinin halkları – sahabe, tabiîn, tebâu’t-tabiîn ve dört imâm rahimehumullah – bu mezhepler ortaya çıkana kadar revaçtaki bu mezhepleri bilmiyorlardı. Zaman içinde hevâ ile bu mezhepler galip geldi. Kâdîlar kuvvet sahibi idiler ve zorlama yaptılar. Bu galebe, imkân, tasarruf ve zorbalıklar, devletin insanları bu mezheplere ve Eş’arî akidesine sarılmaya zorlamasıyla tamamlanmıştır. Bu mezhepler, farz kılınmış ve bunların dışında kalan Kitap ve sünnet ise haram kılınmıştır.

Onlara karşı çıkanlar, Allah’ın kitabı ve Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetiyle amel edenler, bu ikisini bağımsız olarak te’vil ve tahrif etmeden anlayanlar, önceki ilk selefe tâbî olup kâmil sıfatları teşbih ve ta’tile gitmeden, geldiği gibi kabul edenler kâdîlık görevine getirilmediler, şâhitlikleri kabul edilmedi, hatip olarak konuşturulmadılar, imâm yapılmadılar, onlara ders verdirilmedi. Zira onlar usulde ve fürû’da bu mezheplerden birini taklit etmediler.

27 Aralık 2024 Cuma

Başkalarının Bayramlarına, Festivallerine ve Özel Günlerine Katılanlar Bizden Değildir


Enes b. Mâlik radıyallahu anh’den rivâyet olunduğuna göre o şöyle demiştir:

"Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem (hicretten sonra Mekke'den) Medine'ye geldiklerinde, Medine’lilerin (Nevruz günü ile Mihricân günü diye) oynayıp eğlendikleri iki günleri vardı. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

22 Aralık 2024 Pazar

İlmi ve Hakkı Gizleyenler Tehdit Altındadır

 

Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:İndirdiğimiz apaçık delilleri ve irşat yollarını Kitapta insanlara açıklamamızdan sonra gizleyenler, işte onlara, hem Allah lanet eder, hem de lanet edebilecek olanlar lânet ederler. Ancak tevbe edenler, ıslah olanlar ve (doğruyu) açıklayanlar müstesnâ.” (Bakara 159-160)

 

Abdullah b. Amr b. el-As radıyallahu anhuma’dan: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Kim bir ilmi gizlerse Allah onu kıyamet gününde ateşten bir gem ile gemler.”[1]

 

Enes radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:Kime bir ilim hakkında sorulur da onu gizlerse, kıyamet gününde ateşten bir gem ile gemlenir.”[2]

 

Aynısını Ebu Hureyre radıyallahu anh de rivayet etmiştir.[3] [4]



[1] Sahih. İbn Hibban (1/298) Hakim (1/182)

[2] Sahih. İbn Mace (264)

[3] Sahih. Ahmed (2/495) İbn Hibban (1/297) Hakim (1/182) Tirmizi (2649) Ebu Davud (3658) İbn Mace (266)

[4] Bizden Olmayanlar (64-65) Te’lif: Ebû Muâz Seyfullah el-Çubukâbâdî

Kelâmcılar Bizden Değildir


Kelamcılar ile kastedilen: Kur’ân ve sünnet naslarına akılla te’vilde bulunan, Allah Teâlâ’nın isim ve sıfatları ile ilgili konularda delilsiz yorumlarda bulunan, sahabenin susup teslim oldukları konuda susmayan, haber-i vahidi hüccet saymayan kimselerdir. Kitap ve sünnetten kendilerine delil getirildiğinde, ona felsefî metotlarla açıklama getirenler, “Bu Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in zamanında böyleydi, şimdi biz başka şeye uyabiliriz” diyenler ve buna benzer aklî te’villerle naslara muhalefet edenler de yine bu kelamcılardandır. Şu ayet onları reddetmektedir:

21 Aralık 2024 Cumartesi

Allah’tan Başkasına Duâ İçin Seslenenler Müşriklere Benzer

 

Cahiliye toplumu; salih kimseler hakkında aşırıya giderek dua ve ibadetlerinde onları Allah'a ortak koşar; Rasullerin ve salih kişilerin kabirlerini, onların yaşadıkları yerleri mescid ve türbe haline getirir, kabir ve türbeleri üzerine kandiller yakar, onlar için kurban keser, onların hürmetine yağmur isteyip onlardan medet beklerler ve bu türbeleri bayram günlerinde ziyaret edip birer bayram yeri haline getirirler ve bu şekilde onların kendileri için şefaatçi olacaklarını zannederler.

            Allah Azze ve Celle şöyle buyurmuştur:

20 Aralık 2024 Cuma

Cehennemden Çıkarılan Muvahhidler

 

Cabir radıyallahu anh’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

Ümmetimden bazıları, günahları sebebiyle azap görürler ve Allah’ın kalmalarını dilediği kadar bir süre cehennemde kalacaklardır. Sonra müşrikler onları ayıplayarak:

 

Veda Haccı Hutbesi


1773- Ebu Bekra radiyallahu anh’den: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

إِنَّ الزَّمَانَ قَدِ ا ستَدَارَ كَهَ يئَتِهِ يَ ومَ خَلَقَ الل السَّمَوَاتِ وَا لَِ رضَ السَّنَ ة

ا ثنَا عَشَرَ شَ هرًا، مِ نهَا أَ ربَعَ ة ح ر م ثَلََثَ ة متَوَالِيَا ت ذو ا لقَ عدَةِ وَ ذو ا لحِجَّةِ

وَا ل محَرَّ م وَرَجَ ب شَ ه ر مضَرَ الَّذِي بَ ينَ جمَادَى وَشَ عبَانَ ث مَّ قَالَ أَيُّ شَ ه ر

هَذَا؟ ق لنَا الل وَرَ سول ه أَ علَ م قَالَ فَسَكَتَ حَتَّى ظَنَنَّا أَنَّ ه سَ يسَ ميهِ بِغَ يرِ ا سمِهِ

قَالَ أَلَ يسَ ذَا ا لحِجَّةِ؟ ق لنَا بَلَى قَالَ فَأَيُّ بَلَ د هَذَا؟ ق لنَا الل وَرَ سول ه أَ علَ م

قَالَ فَسَكَتَ حَتَّى ظَنَنَّا أَنَّ ه سَ يسَ ميهِ بِغَ يرِ ا سمِهِ قَالَ أَلَ يسَ ا لبَ لدَةَ؟ ق لنَا بَلَى

قَالَ فَأَيُّ يَ و م هَذَا؟ ق لنَا الل وَرَ سول ه أَ علَ م قَالَ فَسَكَتَ حَتَّى ظَ نَنَّا أَنَّ ه

سَ يسَ ميهِ بِغَ يرِ ا سمِهِ قَالَ أَلَ يسَ يَ ومَ النَّ حرِ؟ ق لنَا بَلَى يَا رَ سولَ اللِ قَالَ فَإِنَّ

دِمَاءَ ك م وَأَ موَالَ ك م - قَالَ محَمَّ د وَأَ حسِ ب ه قَالَ وَأَ عرَاضَ ك م - حَرَا م عَلَ ي ك م

كَ ح رمَةِ يَ ومِ ك م هَذَا فِ ي بَلَدِ ك م هَذَا فِي شَ هرِ ك م هَذَا وَسَتَ لقَ ونَ رَبَّ ك م

فَيَ سأَل ك م عَ ن أَ عمَالِ ك م فَلََ تَ رجِ عنَّ بَ عدِي كفَّارًا - أَ و ضلََّلً - يَ ضرِ ب

بَ ع ض ك م رِقَابَ بَ ع ض أَلَ لِ يبَ لغِ الشَّاهِ د ا لغَائِبَ فَلَعَلَّ بَ عضَ مَ ن ي ب ل غ ه

يَ كو ن أَ وعَى لَ ه مِ ن بَ عضِ مَ ن سَمِعَ ه ث مَّ قَالَ أَلَ هَ ل بَلَّ غ ت؟ مَرَّتَ ينِ

Şüphesiz ki zaman, Allah'ın göklerle yeri yarattığı gündeki hey'eti gibi dönmüştür. Sene on iki aydır. Bunlardan dördü haram aylardır ki üçü arka arkaya gelir: Zulka'de, Zulhicce ve Muharrem. Bir de iki Cemâd ile Şa'bân arasındaki Mudar'ın ayı Receb!” Sonra şunları söyledi:

17 Aralık 2024 Salı

Eşarîler’in Ehl-i Sünnete Uyduğu ve Muhalefet Ettikleri Konular

Uyum Gösterdikleri Konular:

 

1- Sahabe: Eşariler, sahabe hususunda Ehl-i Sünet’e muhalefet etmezler. Onlara göre de sahabenin en üstünleri; Ebu Bekr, sonra Ömer, sonra Osman, sonra Ali radiyallahu anhum ecmaindir. Sahabe arasında geçenler hakkında sükût ederler, onlardan razı olurlar ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in ehl-i beytine dostluk ederler.

 

16 Aralık 2024 Pazartesi

Selefe Muhalefet Edenlerden Sakınma Emri


Selefî: Kur’ân ve sünneti anlama ve yaşama metotlarında bu ümmetin selefi olan sahabe, tabiin ve tebau’t-tabiin’in anlayış ve menheclerini esas alan, sünnetlere uymakta sebat edip, dinde çıkarılan yeniliklere karşı çıkmada sabreden kimsedir. Selefî olduğunu iddia edip de ümmetin selefine muhalefet edenler selefî değillerdir.

 

15 Aralık 2024 Pazar

Kitaplarda Buldukları Kur’ân ve Sünnet Naslarıyla Amel Edenlerin Övülmesi


Ebu Cum’a el-Ensari radıyallahu anh dedi ki: “Biz şöyle dedik: “Ey Allah’ın rasulü! Bizden daha büyük ecir alacak bir topluluk var mı? Biz sana iman ettik ve tabi olduk.” Buyurdu ki:

Sizin için buna ne engel olabilir ki, Allah’ın rasulü aranızdadır. Size semadan vahiy gelmektedir ve ben sizin aranızdayım. Bilakis sizden sonra bir toplum ki, kitap onlara iki levha arasında gelir, ona iman ederler ve onda olanlarla amel ederler. İşte onlara sizin ecrinizden daha büyüğü verilecektir.”[1]

14 Aralık 2024 Cumartesi

Delilsiz Olarak Kutsallaştıranlar Müşriklere Benzer

 

el-Ma’rur b. Suveyd rahimehullah’tan: “Ömer b. El-Hattab radıyallahu anh ile beraber yola çıktık. Yolda karşımıza bir mescid çıktı. İnsanlar hemen orada namaz kılmaya başladılar. Ömer radıyallahu anh: “Bunlara ne oluyor?” dedi. “Bu Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in içinde namaz kıldığı bir mesciddir” dediler. Bunun üzerine Ömer radıyallahu anh şöyle dedi:

“Ey insanlar! Muhakkak ki sizden öncekiler nebîlerinden kalanları ibadet yerleri edinmelerinden dolayı helak oldular. Kim namaz vaktin de mescidlerden geçerse orada namazı kılsın, aksi halde geçsin gitsin.”[1]

13 Aralık 2024 Cuma

Kâfirlerle Dostluk Kuranlar ve Onlara Yönetim Verenler Onlara Meyledenlerdendir


Allah Azze ve Celle şöyle buyurmuştur:

Ey îman edenler! Yahudileri ve Hristiyanları kendinize dost edinmeyin, Onlar birbirlerinin dostudurlar. İçinizden her kim onları dost edinirse, o onlardandır. Allah, şüphesiz zâlim kimseleri doğru yola iletmez.” (Maide 51)

 

İbn Cerir, bu ayet hakkında der ki; “Kim müminleri bırakıp Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinirse onlardandır. Kim müminlere karşı onlara dostluk ederse onların dinindendir. Zira herkes ancak dininden olanla veya üzerinde olduğu şeye razı olarak dostluk eder. Onun dininden razı olduğu zaman onun muhalifine de düşmanlık etmiş olur. Böylece onunla aynı hükme dâhil olur. Bu yüzden bazı âlimler, Tağlib oğullarının kestikleri, kadınlarının nikâhlanması ve benzer hususlarda onlar hakkında Hristiyanlar gibi hüküm vermişlerdir. Nesepleri ve dinlerinin aslı farklı olsa da, İsrail oğullarına dostluklarından, onlardan razı olmalarından ve onlara yardım etmelerinden ötürü böyle hüküm verilmiştir. Bu açıkça, kim bir kimsenin dinini din edinirse onunla aynı hükümdedir şeklindeki sözlerimizin doğrulunu göstermektedir…”

 

11 Aralık 2024 Çarşamba

Allah, Rasulü ve Müminler ile Alay Edenler Münafıklara Benzer

 

Münafıkların düşmanlık çehresi, müminlerle ve din ile alay etmeleri şeklinde belirir. Nitekim Allah Kitab’ında, münafıkların müminlerle alay etme şekillerini şöyle zikrediyor;

 

(Bu münafıklar) müminlerle karşılaştıkları vakit “(Biz de) iman ettik" derler. (Kendilerini saptıran) şeytanları ile baş başa kaldıklarında ise: “Biz sizinle beraberiz, biz onlarla (müminlerle) sadece alay ediyoruz” derler. Gerçekte, Allah onlarla istihza (alay) eder de azgınlıklarında onlara fırsat verir, bu yüzden onlar bir müddet başıboş dolaşırlar.” (Bakara 14-15)

10 Aralık 2024 Salı

Sûfîler Haktan Sapmıştır

 

Şüphesiz sahabe ve Tabiin dönemlerinde zühd, vera ve ibadet ile meşhur olan kimseler vardı. Bunlardan sonra zühd, vera, ibadet gibi hasletleri devam ettiren, yün (Suf) giyinmeye verdikleri önemden dolayı “Sûfîler” denilen kimseler çıktı. Zühd ve ibadet yolunu tutan kimseler de artık, onlara nisbet ile “Sufiler” diye anılır oldular. Fakat bu ismin bir ekol haline gelmesi, “Tasavvuf” adı altında, İslam dışı unsurların da din’denmiş gibi görünmesine sebep olmuştur.

 

Tasavvufun ilk dönemlerinde ilimden yüz çevirme, Hulul, ittihat, vahdet-i vucud, Rafızîlik, Batınîlik, birden fazla anlama çekilebilen ıstılahların kullanımı gibi unsurlar bazı sufilerde görülmeye başlandı. Sonraları çeşitli anlayış ihtilaflarından dolayı tarikatler zuhur etti. Bu dönemlerde önceki sufilerde rastlanılmayan şu tehlikeli bidatler çıktı;

 

8 Aralık 2024 Pazar

Allah Azze ve Celle Nerede?

 

Birinci Hadis:

 

Abdullah b. Muaviye el-Gadirî radıyallahu anh’den: Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

 

Üç şey vardır ki, kim bunları yaparsa imanın tadını alır: (Birincisi) Tek olan Allah'a kulluk edip de O'ndan başka ilâh olmadığına inanan kimsedir. (İkincisi) gönül hoşluğuyla malının zekâtını seve seve her sene veren, ne yaşlı, ne uyuzlu, ne hasta ve ne de âdî olan hayvanı zekât olarak vermeyen kimsedir. Zekâtınızı mallarınızın orta hallisinden verin. Zira Allah, sizden malınızın iyisini istememiş ve âdisini de vermenizi emretmemiştir."

 

Bir rivayette: “(Üçüncüsü) nefsini temizleyen kimsedir” buyurdu. Bir adam: “Nefsin temizlenmesi nedir?” diye sordu. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem:

 

Nerede olursa olsun, Allah Azze ve Celle’nin kendisiyle beraber olduğunu bilmesidir” buyurdu.

 

Rabbin Arşa Bitişik Olması ve Keyfiyeti Konusuna Dalmak


Soru: “Kitap, sünnet veya sahabe sözlerinde Rab Azze ve Celle’nin arşına bitişik olmasını nefyeden veya ispat eden bir delil var mıdır?” (Kuveyt Fetvaları)

 

Cevap: Bu konuda mutlak bir delil bulunmamaktadır. Bu gibi meselelerin ispat veya nefyinin salih selefin menhecinden çıkaracağına inanıyorum. Çünkü ispat ve nefyin her ikisinden dolayı da sakınca meydana gelir.

 

İspat etmenin gerektirdiği iki sakınca vardır:

1 Aralık 2024 Pazar

Şer’î Nasların Tarihsel Olduğu Görüşü

 

Bunun anlamı; şer’î nasların içerdiği emirlerin ve yasakların sadece vahyin nüzulü esnasında hayatta olanlara yönelik olmasıdır. Yahut onların durumları; üzerlerine Kur’ân’ın indiği kimselerin haline benzeyen kimselere yöneliktir. Ama onlardan sonra gelenler ve onların yaşadığı olaylardan farklı şeyler yaşayanlar şer’î nassın kapsamında değillerdir.

 

Genel olarak hayatlarında insanların pozisyonları – bugünkü hayatlarında olduğu gibi – değiştiğinde nassın içerdiği hükümler emir ve yasak olarak onları ilgilendirmez. Onların, bunlardan farklı anlayışları din edinmeleri ve bu dini kendileri hakkında doğru saymaları gerekir. Diğer hükümler ise nüzul zamanındaki muhataplar hakkında doğru din idi. et-Turabî şöyle diyor: “Bizler talak/boşanma ve evlilik hükümlerine yeni bir bakış getirmeye, çağdaş toplumsal ilimlerden bu konuda faydalanmaya ve buna göre miras fıkhını düzenlemeye şiddetle muhtacız…”[1]

 

Dinin Naslarını Yeniden Yorumlama Daveti

 

Şüphesiz bu asırda ortaya çıkan fitnelerden birisi de eski Batınîlerin metodunun modern şekillerde diriltilmesidir: Dinin naslarını yeniden yorumlama daveti! Bu yeniden yorumlama onların iddialarına göre modern hayatın gelişmeleriyle birlikte uyumlu olacaktır.

 

Bu davetin hedefi, dinin bütün naslarını yeniden yorumlamayı kapsamaktadır. Dinin esaslarından ve ayrıntılarından hiçbir şey bu yorumların dışında kalmayacaktır. Hatta İslâm’daki tevhid konusunun da te’vil edilmesi ve yeniden yorumlanması mümkündür.[1]

 

Nitekim bu yeni yorumlar Kur’ân ve sünnetin anlamlarını tahrife ve dinin kesin konularıyla çelişmeye götürmüş, hatta kararlaştırılmış sabit esaslarla çatışmıştır.

24 Kasım 2024 Pazar

İslâm’ı Yeniden Yorumlama Bidati


Nasların anlamlarını tahrif ve olması gerekenden farklı te’vil etme mücadelesi eski bir mücadeledir. Sahabe radıyallahu anhum ecmain asrında şer’î nasları tefsir etmek ve Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in sahabelerinin anlayışından farklı şekilde anlamak isteyen Haricilerin boynuzunun görünmesinden itibaren başlamıştır.

 

Nebi sallallahu aleyhi ve sellem ve ashabının üzerinde bulundukları yola aykırı garip sözler ve şaz birtakım görüşler ortaya koydular. Müslümanları günah ve masiyet sebebiyle tekfir ettiler. Sahabe topluluğuna karşı ayaklandılar. Müminlerin emiri Ali b. Ebi Talib radıyallahu anh Allah’ın kitabı hakkında bu tahrif edilmiş yeni bidatçi anlayış ve yorumlar sebebiyle onlara karşı savaşmıştır.

17 Kasım 2024 Pazar

Ahad Hadislerin Zan İfade Ettiği İddiasına Cevap

 Ahad Hadislerin Zan İfade Ettiği İddiasına Cevap

Şer’î nasları araştıran kişi Ahad hadislerin zannî, mütevatir olanların yakinî olduğu kaidesini tamamen iptal eden naslar bulacaktır. Mesela;

1- Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Mü’minlerin topluca çıkmaları gerekmez. Her topluluktan bir tâife, dinde derin bir kavrayış edinmek ve kavimleri kendilerine geri döndüğünde onları uyarmak için kalsalar! Umulur ki onlar da sakınırlar.” (Tevbe 122)

11 Kasım 2024 Pazartesi

Taguta Muhakeme ve İttibâ Tevhidi Arasındaki İlişki

 

Taguta Muhakeme ve İttibâ Tevhidi Arasındaki İlişki

İbnu’l-Kayyım rahimehullah, İ’lamu’l-Muvakkiîn’de (1/39 vd.) şöyle demiştir:


“…Şurası unutulmamalı ki, Allah Teâlâ, mü’minlere, kendi aralarındaki ihtilaflı konuları, Allah’a ve rasulüne havale etmelerini, “eğer iman etmiş iseler” ifadesiyle emretmiştir. Onlara bunun hem dünyada, hem ahirette kendileri için en hayırlı sonucu vereceğini de haber vermiştir.

10 Kasım 2024 Pazar

Bilimi ve Aklı Öne Sürerek Hadisi Tasdik Etmeyenler

Bilimi ve Aklı Öne Sürerek Hadisi Tasdik                                 Etmeyenler

Aişe radıyallahu anha’dan:

“Nebî sallallahu aleyhi ve sellem Mescidu’l-Aksa’ya gece yürütüldüğü zaman insanlar bu konuda konuşmaya başladılar. İman edip tasdik eden bazı insanlar irtidad ettiler. Bu haberle Ebu Bekr radıyallahu anh’e koştular. Dediler ki:

 

            “Arkadaşının ne iddia ettiğini duydun mu? Bu gece Beytu’l-Makdise yürütüldüğünü iddia ediyor!” Ebu Bekr radıyallahu anh dedi ki:

 

29 Ekim 2024 Salı

Ehl-i Sünnet’i “Allah Zatıyla Arşın Üzerindedir” Dedikleri İçin Haşevî Olmakla Suçlayan Bid’at Ehline Reddiye

Ehl-i Sünnet’i “Allah Zatıyla Arşın Üzerindedir” Dedikleri İçin Haşevî Olmakla Suçlayan Bid’at Ehline Reddiye

 

     Allame el-Elbani rahimehullah Muhtasaru’l-Uluv’da (s.256) dedi ki: “Zehebî rahimehullah el-Uluvv’da şöyle demiştir:

    “Malikîlerin şeyhi İmam Ebu Muhammed b. Ebi Zeyd el-Magribî (el-Kayravanî) İmam Malik’in mezhebi hakkındaki meşhur risalesinin başında şöyle demiştir:

وأنه تعالى فوق عرشه المجيد بذاته وأنه في كل مكان بعلمه

  

28 Ekim 2024 Pazartesi

Allah’ı Mekân’dan Tenzih Etmek Cehmiyye'nin Kavlidir!


Allah’ı Mekân’dan Tenzih Etmek Cehmiyye'nin Kavlidir!

 Allah Teâlâ hakkında mekan olan arşının üzerinde olduğunu söylemek sahihtir, mekan lafzı Sahihayn’da ve başka eserlerde sabit olmuştur. Yine sahabe ve tabiinden de Allah Teâlâ hakkında mekanı ispat eden ifadeler gelmiştir.

Ehl-i Sünnet’ten bazıları bu konuda tevakkuf etmişler, Allah hakkında mekan ne ispat etmişler ne de nefyetmişlerdir. Mekan kelimesinin manası hakkında ayrıntıya gitmişlerdir.

Lakin Allah’ı mekandan mutlak olarak tenzih etmek Cehmiyye’nin görüşüdür! Selef’ten Allah’ı mekandan tenzih eden bir görüş gelmemiştir!