Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Sözlerin en doğrusu Allah’ın Kitabıdır, yolların en hayırlısı Muhammed’in yoludur. İşlerin en şerlisi muhdes olanlardır. Dine sonradan sokulan her şey bid’attır, her bid’at dalalettir ve her dalalet ateştedir.”

Öne çıkan

Bid’atçiler Tevhid Ehli Olabilir mi?

Bid’atçiler Tevhid Ehli Olabilir mi?

14 Aralık 2024 Cumartesi

Delilsiz Olarak Kutsallaştıranlar Müşriklere Benzer

 

el-Ma’rur b. Suveyd rahimehullah’tan: “Ömer b. El-Hattab radıyallahu anh ile beraber yola çıktık. Yolda karşımıza bir mescid çıktı. İnsanlar hemen orada namaz kılmaya başladılar. Ömer radıyallahu anh: “Bunlara ne oluyor?” dedi. “Bu Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in içinde namaz kıldığı bir mesciddir” dediler. Bunun üzerine Ömer radıyallahu anh şöyle dedi:

“Ey insanlar! Muhakkak ki sizden öncekiler nebîlerinden kalanları ibadet yerleri edinmelerinden dolayı helak oldular. Kim namaz vaktin de mescidlerden geçerse orada namazı kılsın, aksi halde geçsin gitsin.”[1]

 

Nafi dedi ki: “Ömer b. El-Hattab radıyallahu anh’e bazı insanların, altında Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in biat aldığı ağaca gittikleri ulaştı, bunun üzerine o ağacın kesilmesini emretti.”[2]

 

Ebu Vakıd el-Leysi radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem Huneyn gazasına giderken müşriklerin çevresinde toplandıkları, “Zatu envat” dedikleri üzerine silah ve diğer eşyalarını astıkları bir ağaca uğradı. Müşrikler topluca onun çevresinde oturuyorlardı. Sahabeler dediler ki:

 

“Ey Allah’ın Rasulu onlarınki gibi bizim de bir “Zatu envat”ımız olsa iyi olmaz mı? Bize de böyle bir yer seç?” Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

 

Subhanallah! Bu sizin dediğiniz kardeşim Musa’nın kavminin dediğine benzer. Onlar da “Ey Musa! Onların ilahları olduğu gibi bizim için de ilahlar edin” dediler. Nefsim elinde olan Allah'a yemin ederim ki sizden öncekilerin adetlerini birer birer işleyeceksiniz.”[3]

 

Nebî sallallahu aleyhi ve sellem, sırf kafirlere benzemelerinden dolayı onlara karşı çıkmıştır.

 

İslam’a yeni girmiş sahabeler müşrikleri takliden bir ağaç ile teberrük etmek isteyince Nebi sallallahu aleyhi ve sellem onlara karşı çıkmış ve onların bu talebinin, israiloğullarının Musa aleyhisselam’dan zamanlarındaki müşrikleri takliden bir ilah yapmasını istemelerine benzetmiştir. Burada bu sahabeler küçük şirki talep etmese de, onların talebinin, İsrail oğullarının talebine benzeme yönü; müşriklerin şirk olan bir ameline benzemeyi talep etmeleri bakımındandır.

 

Onlar bu ağaç ile müşriklerin teberrük etmesi gibi teberrük etmeyi talep ettiler. İsrail oğulları ise onların ilahı gibi bir ilah talep etmişlerdi. Her iki talep de tevhide aykırıdır. Zira ağaç ile teberrük şirk türlerindendir. İlah edinmek ise açık bir şirktir.”[4]

 

İmam Ebu Bekr et-Tartûşî şöyle demiştir: “Allah size rahmet etsin, görüyor musunuz, nerede bir ağaç, direk, duvar, kemer veya taş bulsalar, insanlar ona yöneliyor, değerini yüceltiyor, yanında şifa ve bereket umuyorlar. Üzerine kumaş parçası asıyor, yanında mum ve kandiller yakıyor veya oraya zeytinyağı adağında bulunuyorlar. İşte bu zâtu envattır. Bunları koparın ve sökün.”[5]

 

Özelliği olduğu iddiasıyla bir mekânın dua ve zikir için tahsis edilmesi açık bir sapıklıktır. Bu, karşı çıkılması gereken çirkin bir iştir. Zira bunda putlara tapanlara benzeme vardır. Bu iş, putlara tapmaya bir vesile veya putlara ibadetin bir türüdür. Zira putlara tapanlar, orada heykel veya buna benzer şeylerin bulunması sebebiyle bir yere yöneliyor, bununla hayır bekliyorlardı. Din, bunu hoş görmemiştir. Bu iş münkerlerdendir. Bunlardan bazısı, diğer bazısından daha beterdir. Oraya; namaz kılmak, dua etmek, Allah’ı zikretmek, yanında kurban kesmek veya ibadet türlerinden birini tahsis etmek için yönelmek arasında fark yoktur.[6] [7]



[1] Sahih mevkuf. Abdurrazzak (2/118 no: 2734) İbn Ebi Şeybe (2/151) İbn Hacer, Fethu’l-Bari (1/569)

[2] Sahih mevkuf. İbn Ebi Şeybe (2/150) İbn Sad (2/100) İbn Hacer, Fethu’l-Bari (7/448)

[3] Sahih. Tirmizi (2180) Ebu Ya’la (3/30) Ahmed (5/218) İbn Hibban (15/95) Taberani (3/244)

[4] El-Kavlu’l-Mufid (1/205)

[5] Ebu Bekr et-Tartuşi’nin sözünü Ebu Şâme el-Makdisi, el-Bais Ala İnkaru’l-Bid’â ve’l-Havadis (s.24) kitabında nakleder. Bkz.: et-Tartuşî, el-Havadis ve’l-Bid’a (s.33)

[6] Bkz.: İktizau’s-Sirati’l-Mustakim (s.313-314).

[7] Bizden Olmayanlar (849-850) Te’lif: Ebû Muâz Seyfullah el-Çubukâbâdî