Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Sözlerin en doğrusu Allah’ın Kitabıdır, yolların en hayırlısı Muhammed’in yoludur. İşlerin en şerlisi muhdes olanlardır. Dine sonradan sokulan her şey bid’attır, her bid’at dalalettir ve her dalalet ateştedir.”

Öne çıkan

Bid’atçiler Tevhid Ehli Olabilir mi?

Bid’atçiler Tevhid Ehli Olabilir mi?

20 Aralık 2024 Cuma

Veda Haccı Hutbesi


1773- Ebu Bekra radiyallahu anh’den: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

إِنَّ الزَّمَانَ قَدِ ا ستَدَارَ كَهَ يئَتِهِ يَ ومَ خَلَقَ الل السَّمَوَاتِ وَا لَِ رضَ السَّنَ ة

ا ثنَا عَشَرَ شَ هرًا، مِ نهَا أَ ربَعَ ة ح ر م ثَلََثَ ة متَوَالِيَا ت ذو ا لقَ عدَةِ وَ ذو ا لحِجَّةِ

وَا ل محَرَّ م وَرَجَ ب شَ ه ر مضَرَ الَّذِي بَ ينَ جمَادَى وَشَ عبَانَ ث مَّ قَالَ أَيُّ شَ ه ر

هَذَا؟ ق لنَا الل وَرَ سول ه أَ علَ م قَالَ فَسَكَتَ حَتَّى ظَنَنَّا أَنَّ ه سَ يسَ ميهِ بِغَ يرِ ا سمِهِ

قَالَ أَلَ يسَ ذَا ا لحِجَّةِ؟ ق لنَا بَلَى قَالَ فَأَيُّ بَلَ د هَذَا؟ ق لنَا الل وَرَ سول ه أَ علَ م

قَالَ فَسَكَتَ حَتَّى ظَنَنَّا أَنَّ ه سَ يسَ ميهِ بِغَ يرِ ا سمِهِ قَالَ أَلَ يسَ ا لبَ لدَةَ؟ ق لنَا بَلَى

قَالَ فَأَيُّ يَ و م هَذَا؟ ق لنَا الل وَرَ سول ه أَ علَ م قَالَ فَسَكَتَ حَتَّى ظَ نَنَّا أَنَّ ه

سَ يسَ ميهِ بِغَ يرِ ا سمِهِ قَالَ أَلَ يسَ يَ ومَ النَّ حرِ؟ ق لنَا بَلَى يَا رَ سولَ اللِ قَالَ فَإِنَّ

دِمَاءَ ك م وَأَ موَالَ ك م - قَالَ محَمَّ د وَأَ حسِ ب ه قَالَ وَأَ عرَاضَ ك م - حَرَا م عَلَ ي ك م

كَ ح رمَةِ يَ ومِ ك م هَذَا فِ ي بَلَدِ ك م هَذَا فِي شَ هرِ ك م هَذَا وَسَتَ لقَ ونَ رَبَّ ك م

فَيَ سأَل ك م عَ ن أَ عمَالِ ك م فَلََ تَ رجِ عنَّ بَ عدِي كفَّارًا - أَ و ضلََّلً - يَ ضرِ ب

بَ ع ض ك م رِقَابَ بَ ع ض أَلَ لِ يبَ لغِ الشَّاهِ د ا لغَائِبَ فَلَعَلَّ بَ عضَ مَ ن ي ب ل غ ه

يَ كو ن أَ وعَى لَ ه مِ ن بَ عضِ مَ ن سَمِعَ ه ث مَّ قَالَ أَلَ هَ ل بَلَّ غ ت؟ مَرَّتَ ينِ

Şüphesiz ki zaman, Allah'ın göklerle yeri yarattığı gündeki hey'eti gibi dönmüştür. Sene on iki aydır. Bunlardan dördü haram aylardır ki üçü arka arkaya gelir: Zulka'de, Zulhicce ve Muharrem. Bir de iki Cemâd ile Şa'bân arasındaki Mudar'ın ayı Receb!” Sonra şunları söyledi:

Bu hangi aydır?” Biz: “Allah ve rasûIü bilir!” dedik. Bunun üzerine sükût etti; hattâ ona adından başka bir isim verecek sandık.

Bu Zulhicce değil mi?” buyurdu. Biz: “Evet öyle!” dedik.

Yâ şu belde neresidir?” diye sordu. Biz: “Allah ve rasulü bilir!” dedik. Ardından yine sükût etti; hattâ ona adından başka bir isim verecek sandık.

Malûm belde değil mi?” dedi. Biz: “Evet öyle!” dedik.

Yâ şu gün nedir?” buyurdu. Biz: “Allah ve rasulü bilir” dedik. Bunun üzerine yine sükût etti; hattâ ona adından başka bir isim verecek sandık.

Kurban günü değil mi?” diye sordu. Biz: “Evet öyle ey Allah’ın rasulü!” dedik. Buyurdu ki:

İşte sizin kanlarınız, mallarınız ve ırzlarınız, şu ayınızda, şu beldenizde, şu gününüzün hürmeti gibi birbirinize haramdır. Yakında rabbinize kavuşacaksınız; O da size amellerinizden suâl edecek. Sakın benden sonra birbirinizin boyunlarını vuran küffâr (veya sapıklar)a dönmeyin! Dikkat edin! Burada bulunan, bulunmayana tebliğ etsin! Olur ki, bazı tebliğ olunan, bunu bazı işitenden daha kavrayışlı olur.” Sonra iki defa:

Dikkat edin! Tebliğ ettim mi?” buyurdu.”[1]

* Bir rivayette şu şekildedir:

ذَكَرَ النَّبِيَّ صَلَّى الل عَلَ يهِ وَ سَلَّمَ قَعَدَ عَلَى بَعِيرِهِ وَأَ مسَكَ إِ نسَا ن

بِخِطَامِهِ - أَ و بِزِمَامِهِ ... قَالَ فَإِنَّ دِمَاءَ ك م وَأَ موَالَ ك م وَأَ عرَاضَ ك م

بَ ينَ ك م حَرَا م كَ ح رمَةِ يَ ومِ ك م هَذَا فِي شَ هرِ ك م هَذَا فِي بَلَدِ ك م هَذَا ل ي ب لغِ

الشَّاهِ د الغَائِبَ فَإِنَّ الشَّاهِدَ عَسَى أَ ن ي بَ لغَ مَ ن هوَ أَ وعَى لَ ه مِ ن ه

“Nebî sallallahu aleyhi ve sellem devesi üzerinde oturuyor, birisi de devesinin geminden tutuyordu… Buyurdu ki:

Muhakkak ki kanlarınız, mallarınız ve ırzlarınız aranızda şu gününüzün, şu ayınızın, şu beldenizin haram olduğu gibi haramdır. Burada bulunan, bulunmayana tebliğ etsin. Zira olur ki burada bulunan kimse kendisinden daha kavrayışlı birine tebliğ eder.”[2]

* Diğer bir rivayette şu şekildedir:

…كَ ح رمَةِ يَ ومِ ك م هَذَا فِي شَ هرِ ك م هَذَا فِي بَلَدِ ك م هَذَا إِلَى يَ ومِ

تَ لقَ ونَ رَبَّ ك م أَلَ هَ ل بَلَّ غ ت؟ قَال وا نَعَ م قَالَ اللَّ همَّ ا شهَ د

Şu gününüz, şu ayınız, şu beldenizin haram olduğu gibi rabbinizle karşılaşacağınız güne kadar haramdır. Dikkat edin! Tebliğ ettim mi?” Onlar: “Evet” dediler. Buyurdu ki:

Allah’ım! Şahit ol…”[3]

* Muslim’in bir rivayetinde şu şekildedir:

ث مَّ ا نكَفَأَ إِلَى كَ بشَ ينِ أَ ملَحَ ينِ فَذَبَحَ همَا وَإِلَى جزَ يعَ ة مِنَ ا لغَنَمِ فَقَسَمَهَا بَ ينَنَا

“Sonra iki güzel koça yönelerek onları kesti ve bir koyun sürüsüne dönerek onu aramızda taksim etti.”[4]

1774- İbn Ömer radıyallahu anhuma’dan: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

وَ يلَ ك م أَ و وَ يحَ ك م - قَالَ ش عبَ ة شَكَّ هوَ - ل تَ رجِ ع وا بَ عدِي

كفَّارًا يَ ضرِ ب بَ ع ض ك م رِقَابَ بَ ع ض

Size veyl olsun” veya “Size yazıklar olsun” – Şu’be bu iki ifade arasında tereddüt etti – Benden sonra birbirinin boynunu vuran nankörlere dönmeyin.”[5]

* Buhârî’nin bir rivayetinde şu şekildedir: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem Mina’da şöyle buyurdu:

أَتَ د رونَ أَيُّ يَ و م هَذَا؟ قَال وا الَّل وَرَ سول ه أَ علَ م فَقَالَ فَإِنَّ هَذَا يَ و م

حَرَا م أَفَتَ د رونَ أَيُّ بَلَ د هَذَا؟ قَال وا الَّل وَرَ سول ه أَ علَ م قَالَ بَلَ د حَرَا م

أَفَ ت د رونَ أَيُّ شَ ه ر هَذَا؟ قَال وا اللَّ وَرَ سول ه أَ علَ م قَالَ شَ ه ر حَرَا م قَالَ

فَإِنَّ اللََّ حَرَّمَ عَلَ ي ك م دِمَاءَ ك م وَأَ موَالَ ك م وَأَ عرَاضَ ك م كَ ح رمَةِ يَ ومِ ك م

هَذَا فِي شَ هرِ ك م هَذَا فِي بَلَدِ ك م هَذَا وَقَالَ هِشَا م ب ن الغَازِ أَ خبَرَنِي

نَافِ ع عَ ن ا بنِ عمَرَ رَضِيَ الَّل عَ ن همَا وَقَفَ النَّبِيُّ صَلَّى الل عَلَ يهِ وَسَلَّمَ

يَ ومَ النَّ حرِ بَ ينَ الجَمَرَاتِ فِي الحَجَّةِ الَّتِي حَجَّ بِهَذَا وَقَالَ هَذَا يَ و م

الحَ جِ الَِ كبَرِ فَطَفِقَ النَّ بيُّ صَلَّى الل عَلَ يهِ وَسَلَّمَ يَ قو ل اللَّ همَّ ا شهَ د

وَوَدَّعَ النَّاسَ فَقَال وا هَذِهِ حَجَّ ة الوَدَاعِ

Bu hangi gündür biliyor musunuz?” Dediler ki: “Allah ve rasulü daha iyi bilir.” Buyurdu ki:

Bu gün haram gündür. Bu hangi beldedir biliyor musunuz?” Dediler ki: “Allah ve rasulü daha iyi bilir.” Buyurdu ki:

Haram beldedir. Bu hangi aydır biliyor musunuz?” dediler ki: “Allah ve rasulü daha iyi bilir.” Buyurdu ki:

Haram aydır. Muhakkak ki Allah size kanlarınızı, mallarınızı ve ırzlarınızı şu gününüzün, şu ayınızın ve şu beldenizin haram olduğu gibi haram kılmıştır.”

Hişam b. El-Gâz rahimehullah dedi ki: “Bana Nafi rahimehullah, İbn Ömer radıyallahu anhuma’dan şöyle haber verdi: “Nebî sallallahu aleyhi ve sellem bu haccında kurban günü cemrelerin arasında durdu ve buyurdu ki:

Bu gün haccu’l-ekber günüdür.” Sonra Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle demeye başladı:

Allah’ım! Şahit ol!” İnsanlara veda etti ve dediler ki: “Bu vedâ haccıdır.”[6]

* Buhârî’nin diğer bir rivayetinde şöyledir:

ك نا نَتَحَدَّ ث بِحَجَّةِ الوَدَاعِ وَالنَّبِيُّ صَلَّى ا لل عَلَ يهِ وَسَلَّمَ بَ ينَ أَ ظ هرِنَا

وَلَ نَ درِي مَا حَجَّ ة الوَدَاعِ فَحَمِدَ الَّلَ وَأَ ثنَى عَلَ يهِ ث مَّ ذَكَرَ المَسِيحَ الدَّجَّالَ

فَأَ طنَبَ فِي ذِ كرِهِ وَقَالَ مَا بَعَثَ الَّل مِ ن نَبِ ي إِلَّ أَ نذَرَ أ مَّتَ ه أَ نذَرَ ه نو ح

وَالنَّبِيُّونَ مِ ن بَ عدِهِ وَإِنَّ ه يَ خ ر ج فِي ك م فَمَا خَفِيَ عَلَ ي ك م مِ ن شَ أنِهِ فَلَ يسَ

يَ خفَى عَلَ ي ك م أَنَّ رَبَّ ك م لَ يسَ عَلَى مَا يَ خفَى عَلَ ي ك م ثَلََثًا إِنَّ رَبَّ ك م لَ يسَ

بِأَ عوَرَ وَإِنَّ ه أَ عوَ ر عَ ينِ ال ي منَى كَأَنَّ عَ ينَ ه عِنَبَ ة طَافِيَ ة أَلَ إِنَّ الَّلَ حَرَّمَ عَلَ ي ك م

دِمَاءَ ك م وَأَ موَالَ ك م كَ ح رمَةِ يَ ومِ ك م هَذَا فِي بَلَدِ ك م هَذَا فِي شَ هرِ ك م هَذَا

أَلَ هَ ل بَلَّ غ ت قَال وا نَعَ م قَالَ اللَّ همَّ ا شهَ د - ثَلََثًا - وَ يلَ ك م أَ و وَ يحَ ك م

ا نظ روا لَ تَ رجِ عوا بَ عدِي كفَّارًا يَ ضرِ ب بَ ع ض ك م رِقَابَ بَ ع ض

“Biz veda haccını konuşurduk ve Nebî sallallahu aleyhi ve sellem de aramızdaydı. Veda haccının ne olduğunu bilmezdik. Allah’a hamd edip övgüde bulundu, sonra Mesih ed-Deccal’den bahsetti ve onun hakkında sözü uzattı. Buyurdu ki:

Allah, ümmetini ondan sakındırmayan hiçbir nebi göndermemiştir. Nuh aleyhi's-selâm ve ondan sonraki nebiler ondan sakındırmışlardır. Muhakkak ki o sizin aranızda çıkacaktır. Onun durumu size gizli değildir. (Bunu üç defa söyledi) Muhakkak ki rabbiniz tek gözlü değildir. Deccal’in ise sağ gözü kördür. Gözü salkımından fırlamış üzüm tanesi gibidir. Dikkat edin! Muhakkak ki Allah size kanlarınızı ve mallarınızı şu gününüzün, şu beldenizin ve şu ayınızın haram olması gibi haram kılmıştır. Dikkat edin! Tebliğ ettim mi?” Dediler ki: “Evet.” Buyurdu ki:

Allah’ım! Şahit ol! - Bunu üç defa söyledi – Size veyl olsun! – veya “Yazıklar olsun” dedi – Bakın! Benden sonra birbirinizin boyunlarını vuran nankörlere dönmeyin.”[7]

* Buhârî’nin bir rivayetinde şu ziyade vardır:

كلُّ ذَلِكَ ي جِي بونَ ه أَل نَعَ م

“Sahâbîler her defasında O'na: “Evet, tebliğ ettin!” diye cevâp veriyorlardı.”[8]

1775- Cerir radiyallahu anh’den: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem veda haccında şöyle buyurdu:

ا ستَ نصِتِ النَّاسَ ث مَّ قَالَ لَ تَ رجِ عوا بَ عدِي كفَّارًا يَ ضرِ ب

بَ ع ض ك م رِقَابَ بَ ع ض

İnsanları sustur.” Sonra şöyle buyurdu: “Benden sonra birbirinin boyunlarını vuran küffara dönmeyin.”[9]

1776- İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem kurban günü insanlara hitap ederek şöyle buyurdu:

يَا أَيُّهَا النَّا س أَيُّ يَ و م هَذَا؟ قَال وا يَ و م حَرَا م قَالَ فَأَيُّ بَلَ د هَذَا؟

قَال وا بَلَ د حَرَا م قَالَ فَأَيُّ شَ ه ر هَذَا؟ قَال وا شَ ه ر حَرَا م قَالَ فَإِنَّ دِمَاءَ ك م

وَأَ موَالَ ك م وَأَ عرَاضَ ك م عَلَ ي ك م حَرَا م كَ ح رمَةِ يَ ومِ ك م هَذَا فِي بَلَدِ ك م

هَذَا فِي شَ هرِ ك م هَذَا فَأَعَادَهَا مِرَارًا ث مَّ رَفَعَ رَ أسَ ه فَقَالَ اللَّ همَّ هَ ل

بَلَّ غ ت اللَّ همَّ هَ ل بَلَّ غ ت - قَالَ ا ب ن عَبَّا س رَضِيَ الَّل عَ ن همَا فَوَالَّذِي

نَ فسِي بِيَدِهِ إِنَّهَا لَوَصِيَّ ت ه إِلَى أ مَّتِهِ فَ ل ي بلِغِ الشَّاهِ د الغَائِبَ لَ تَ رجِ عوا

بَ عدِي كفَّارًا يَ ضرِ ب بَ ع ض ك م رِقَابَ بَ ع ض

Ey insanlar! Bu, hangi gündür?” Dediler ki: “Haram gündür.” Buyurdu ki:

Bu, hangi beldedir?” dediler ki: “Haram beldedir.” Buyurdu ki:

Bu, hangi aydır?” Dediler ki: “Haram aydır.” Buyurdu ki:

Muhakkak ki kanlarınız, mallarınız ve ırzlarınız size şu gününüzün, şu beldenizin ve şu ayınızın haram olması gibi haramdır.” Bunu defalarca tekrar etti. Sonra başını kaldırdı ve buyurdu ki:

Allah’ım! Tebliğ ettim mi? Allah’ım! Tebliğ ettim mi?” İbn Abbas radıyallahu anhuma dedi ki: “Nefsim elinde olana yemin ederim ki elbette bu, ümmetine vasiyetidir.” (Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle devam etti):

Burada bulunan, bulunmayana tebliğ etsin. Benden sonra birbirinizin boynunu vuran nankörlere dönmeyin.”[10] [11]



[1] Sahih. Buhârî (4406) Muslim (1679)

[2] Sahih. Buhârî (67) Muslim (1679)

[3] Sahih. Buhârî (1741) Muslim (1679)

[4] Sahih. Muslim (1679)

[5] Sahih. Buhârî (6166) Muslim (66)

[6] Sahih. Buhârî (1742)

[7] Sahih. Buhârî (4402-4403)

[8] Sahih. Buhârî (6785)

[9] Sahih. Buhârî (121) Muslim (65)

[10] Sahih. Buhârî (1739)

[11] Buhârî ve Muslim Hadisleri (3/223-230) Te’lif: Ebû Muâz Seyfullah el-Çubukâbâdî