Münafıkların düşmanlık çehresi, müminlerle ve din ile alay etmeleri
şeklinde belirir. Nitekim Allah Kitab’ında, münafıkların müminlerle alay etme
şekillerini şöyle zikrediyor;
“(Bu münafıklar) müminlerle karşılaştıkları vakit “(Biz de) iman
ettik" derler. (Kendilerini saptıran) şeytanları ile baş başa
kaldıklarında ise: “Biz sizinle beraberiz, biz onlarla (müminlerle) sadece alay
ediyoruz” derler. Gerçekte, Allah onlarla istihza (alay) eder de
azgınlıklarında onlara fırsat verir, bu yüzden onlar bir müddet başıboş
dolaşırlar.” (Bakara 14-15)
Müminlerle birlikte
yaşayan, meclislerinde oturan münafıklar; “Biz sizdeniz, sizin yolunuzdayız”
derler, günahkâr insanlardan olan şeytan dostlarının yanına gittikleri zaman da
onlara; “Hafif akıllı ve ahmak olduklarından biz onlara sadece “biz sizinle beraberiz”
dedik. Fakat biz aslında sizin yanınızdayız. Onlarla sadece alay ediyor,
akılsızlıklarına gülüyoruz.” Derler. Bu durum, salih insanlarla beraber oturmak
zorunda kalan yahut mecbur kalmasa da onlarla beraber yaşayan bazı insanların
durumudur. Kötü arkadaşlarının yanına uğradıkları zaman da; “Biz sadece onların
ne yaptıklarını, vakitlerini nasıl geçirdiklerini öğrenmek için yahut onları
araştırmak için yanlarına gidiyoruz. Lakin ey küfür ve nifak dostları! Biz
sizinleyiz” derler. Bunu onların sözlerinin doğruluğuna inanarak veya
şeytanlarından, kötü arkadaşlarından korktukları için yaparlar.
İkinci şekle gelince, müminlere kusur bularak hor görmeleri ve hakaret ederek
alay etmeleri suretiyle ortaya çıkar. Allah Teâla şöyle buyuruyor:
“Eğer onlara, (niçin alay ettiklerini) sorarsan, elbette, biz sadece
lafa dalmış şakalaşıyorduk, derler. De ki: Allah ile, O'nun âyetleriyle ve O'nun
peygamberi ile mi alay ediyordunuz? (Boşuna) özür dilemeyin; çünkü siz iman
ettikten sonra tekrar kâfir oldunuz. Sizden (tevbe eden) bir gurubu bağışlasak
bile, bir guruba da suçlu olduklarından dolayı azap edeceğiz.” (Tevbe 65-66)
İbn Cerir ve İbn Ebi Hatim, İbn Ömer radıyallahu anhuma'dan rivayet
ediyorlar; o, şöyle demiştir: Tebük gazvesinde birisi bir mecliste: “Bizim şu
Kuran okuyucularımız kadar midelerine düşkün, dilleri yalancı ve düşmanla
karşılaşma esnasında korkak kimseyi hiç görmedim” demişti. Orada bulunan
birisi: “Yalan söyledin, fakat sen münafıksın. Mutlaka Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’e bunu haber vereceğim” dedi. Bu, Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem’e ulaştı ve ayet nazil oldu. Abdullah b. Ömer radıyallahu anhuma dedi
ki:
“Ben onu gördüm. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in devesinin
üzengisine asılmış ve taşlar ayağını yaralıyorken: “Ey Allah'ın rasulü! Biz
sadece eğleniyorduk” diyor ve Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem de:
“Allah ile, O'nun âyetleriyle ve O'nun peygamberi ile mi alay ediyordunuz?
(Boşuna) özür dilemeyin; çünkü siz iman ettikten sonra tekrar kâfir oldunuz.”
(Tevbe 65-66) buyuruyordu.
Kur’an ile, Rasul sallallahu aleyhi ve sellem ile ve dinin hükümleriyle alay
eden, müminlere gülen nice müslümanlar var;
“Şüphesiz günahkârlar, (dünyada) iman edenlere gülerlerdi. Onlarla
karşılaştıklarında kaş göz hareketiyle alay ederlerdi. Ailelerine
döndüklerinde, (alaylarından dolayı) keyiflenerek dönerlerdi. Müminleri
gördüklerinde: "Şüphesiz bunlar sapıtmış" derlerdi. Hâlbuki onlar,
müminleri denetleyici olarak gönderilmediler. İşte o gün (ahirette) de iman
edenler kâfirlere gülerler. Koltuklar üzerinde etrafa bakarlar.”
(Mutaffifin 29-35)
Bunun münafıkların özelliği olduğunu bilmezler. Hâlbuki onlar, sadece bir
cümle ile dünyalarını ve ahiretlerini harap ettiler. Allah, bunu eğlenerek
söyleyen adamı tekfir etmiştir.
Bu da gösteriyor ki, Allah, meseleyi din ile alay ve istihzaya açık kapı
bırakmayacak şekilde detaylı olarak açıklamıştır. Buna rağmen bunu yapanları da
tehdit etmiştir. İşte sahabeler! Onlardan birisi Allah yolunda infak için az
bir şey getirdiğinde: “Allah Teâlâ’nın bunun sadakasına ihtiyacı yoktur”
dediler. Zengin olan da bol mal getirince: “Bu, riyakârdır” dediler.
Münafıkların dilinden azı da çoğu da kurtulamamıştır.
Nitekim kıssa Buharî’de anlatılır ve bunun üzerine Allah Teâla’nın şu
ayeti indirdiği zikredilir;
“Sadakalar hususunda, müminlerden gönüllü verenleri ve güçlerinin
yettiğinden başkasını bulamayanları çekiştirip onlarla alay edenler var ya,
Allah işte onları maskaraya çevirmiştir. Ve onlar için elem verici azap vardır.”
(Tevbe 79)[1]