Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Sözlerin en doğrusu Allah’ın Kitabıdır, yolların en hayırlısı Muhammed’in yoludur. İşlerin en şerlisi muhdes olanlardır. Dine sonradan sokulan her şey bid’attır, her bid’at dalalettir ve her dalalet ateştedir.”

Öne çıkan

Bid’atçiler Tevhid Ehli Olabilir mi?

Bid’atçiler Tevhid Ehli Olabilir mi?

22 Aralık 2024 Pazar

Kelâmcılar Bizden Değildir


Kelamcılar ile kastedilen: Kur’ân ve sünnet naslarına akılla te’vilde bulunan, Allah Teâlâ’nın isim ve sıfatları ile ilgili konularda delilsiz yorumlarda bulunan, sahabenin susup teslim oldukları konuda susmayan, haber-i vahidi hüccet saymayan kimselerdir. Kitap ve sünnetten kendilerine delil getirildiğinde, ona felsefî metotlarla açıklama getirenler, “Bu Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in zamanında böyleydi, şimdi biz başka şeye uyabiliriz” diyenler ve buna benzer aklî te’villerle naslara muhalefet edenler de yine bu kelamcılardandır. Şu ayet onları reddetmektedir:

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تُقَدِّمُوا بَيْنَ يَدَيِ اللّٰهِ وَرَسُولِه۪ وَاتَّقُوا اللّٰهَۜ اِنَّ اللّٰهَ سَم۪يعٌ عَل۪يمٌ

Ey îman edenler! Allah'ın ve Rasûlünün önüne geçmeyin. Allah'tan korkun.” (Hucurat 1)

Ebû Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem Huzeyl kabilesinden birbiriyle vuruşan iki kadın hakkında hükmetti. Bunlardan biri hamile olan diğerine taş atarak onun karnındaki çocuğu öldürmüştü. Davalaşarak Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e geldiler. O da karnındaki çocuk için bir diyet ile erkek veya kadın köle olarak gurreye hükmetti. Borçlu duruma düşen kadının yakını şöyle dedi: “Ey Allah’ın rasulü! İçmeyen, yemeyen, konuşmayan ve ağlamayan bir çocuk için nasıl tam diyet borçlanırız?” Bunun üzerine Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

Bu ancak kâhinlerin kardeşlerindendir.[1]

Alî b. Ebî Tâlib radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bir gece kızı Fatıma’nın kapısını çaldı ve

İkiniz (gece) namazı kılmıyor musunuz?” buyurdu. Ben:

“Ey Allah’ın rasulü! Nefislerimiz Allah’ın elindedir. Bizi uyandırmayı dilerse uyandırır” dedim. Bunu söylememiz üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem oradan ayrıldı. Sonra geri dönüp giderken dizine vurarak şöyle dediğini işittim:

Zaten insan pek mücadeleci bir şeydir.”[2]

Abdullah b. Mes’ûd radıyallahu anh şöyle demiştir: “Sizleri, insanların çıkardıkları bid’atlerden sakındırırım! Zira din kalplerden bir seferde gitmez. Lakin şeytan, kişinin kalbinden iman çıkıncaya kadar ona bid’atler çıkarır. İnsanların, Allah’ın kendilerine yükümlü kıldığı namaz, oruç, helal, haram gibi farzları terk edip, Rableri Azze ve Celle hakkında konuşmaya başlamaları yakındır. Kim bu zamana yetişirse kaçsın.” Denildi ki:

“Ey Ebû Abdirrahman! Nereye kaçalım?” Dedi ki:

“Nereye değil! Kalbiyle ve diniyle kaçsın. Bid’at ehlinden kimseyle oturmasın.”[3]

Ebu Reca dedi ki: Yunus b. Süleyman es-Sekatî’den işittim – o güvenilir idi – şöyle dedi:

“Bir meseleye baktığımda o hususta hadis ve re’y vardı. Hadiste Rabb Teâlâ’nın rububiyetinin, celalinin, azametinin, arşın, cennetin ve insanların sıfatının, peygamber ve rasullerin, helal ve haramın, akrabalık bağlarını gözetmeye teşvikin zikredildiğini ve bütün hayırların onda toplandığını gördüm. Re’ye baktığımda ise tuzak, aldatma, hileler, akrabalık bağlarını koparmak ve bütün kötülüklerin onda toplandığını gördüm.”[4]

Harun er-Reşid dedi ki: “Mürüvvet hadis ashabındadır. Kelam Mutezile’dedir. Yalan ise Rafızilerdedir.”[5]

İmam Ahmed şöyle dedi: “Kelamcı asla iflah olmaz.”[6]

Ebu Sevr ve el-Huseyn b. Ali dediler ki: “Şafiî’nin şöyle dediğini işittik:

“Kelamcılar hakkındaki hükmüm onlara değnekle vurulması, develere bindirilip aşiret ve kabilelerde dolaştırılarak: “Bu kitap ve sünneti terk edip kelamı alanın cezasıdır” diye nida edilmesidir.”[7]

Yine imam Şafii şöyle demiştir: “Kelama dalıp da kurtulan bir kimse yoktur.”[8]

Ebu’l-Hâris şöyle dedi: “Ebû Abdillah’a (Mâlik b. Enes’e) şöyle sordum:

“Burada Cehmiyye ile tartışan, onların hatalarını açıklayan ve onlara meseleleri araştıran birisi var, görüşün nedir?” Şöyle dedi:

“Bu hevâlar hakkında herhangi bir şey konuşmak taraftarı değilim.

Birinin onlarla tartışmasını da uygun görmem. Muaviye b. Kurra şöyle demiyor mu?:

“Tartışmak amelleri boşa çıkarır. Düşük bir konuşmadır. Hayra sebep olmaz. Kelâmcı iflâh olmaz. Tartışma ve kelâm ehlinden uzak durunuz. Sizlere sünnetleri ve sizden önceki ilim ehlinin üzerinde durdukları şeyi tavsiye ederim. Şüphesiz onlar kelâmı, bid’at ehli hakkında konuşmaya dalmayı ve onlarla beraber oturmayı çirkin görürlerdi. Selâmet ancak bunların terk edilmesindedir. Sapıklık ehliyle tartışmak ve münakaşa etmekle emrolunmadık. Muhakkak ki selâmet bundadır.”[9]

İmam Malik dedi ki: “Sizleri bidatlerden sakındırırım.” Denildi ki:

“Ey Ebu Abdillah! Bid’atler nedir? Dedi ki:

“Bidat ehli Allah’ın isimleri ve sıfatları, kelamı, ilmi ve kudreti hakkında konuşurlar, fakat sahabe ile onlara en güzel şekilde uyan tabiinin sustuğu yerde susmazlar.”[10]

Abdurrahman b. Mehdi şöyle dedi: “İmam Malik’in yanına girdiğimde bir adam Kur’ân hakkında bir şey soruyordu. Malik dedi ki:

“Galiba sen Amr b. Ubeyd’in arkadaşlarındansın. Allah Amr’a lanet etsin. Zira o şu kelam bidatini çıkardı. Şayet kelam ilim olsaydı sahabe ve tabiin, hükümler ve kurallar hakkında konuştukları gibi bu konuda da konuşurlardı. Lakin batıl ancak batıla götürür.”[11]

Yine İmam Malik şöyle demiştir: “Dini kelam ile talep eden zındıklaşır”[12]

Ebu Yusuf şöyle demiştir: “İlmi, kelam ile talep eden zındıklaşır”[13]

Abdurrahman b. Mehdî rahimehullah şöyle demiştir: “Kelamı öğrenen kimsenin sonu zındıklaşmaktır.”[14]

Ebu Zur’a rahimehullah şöyle demiştir: “Dini kelam ile talep eden sapar.”[15]

Ebu Amr b. Matar şöyle demiştir: “İbn Huzeyme’ye isimler ve sıfatlar hakkında konuşmak (Kelam) soruldu. Dedi ki:

“Bu sonradan çıkarılmış bir bidattir. Malik, Sufyan, el-Evzaî, Şafii, Ahmed, İshak, Yahya b. Yahya, İbnu’l-Mubarek, Muhammed b. Yahya, Ebu Hanife, Muhammed b. el-Hasen, Ebu Yusuf gibi Müslümanların imamları bu konuda konuşmazlar, kelama dalmaktan yasaklarlardı. Onlar arkadaşlarına kitap ve sünneti gösteriyorlardı. Sen de kelamdan ve onların kitaplarına bakmaktan sakın!”[16] [17]



[1] Sahih. Buhârî (5758) Muslim (1681, 36)

[2] Sahih. Buhârî (1127, 7347, 7465) Muslim (775)

[3] El-Lâlekâî (1/121) el-Esbahanî, el-Hucce Fî Beyani’l-Mahacce (1/339) Benzeri: Darimi (1/71)

[4] Şerafu Ashabi’l-Hadis (161)

[5] Şerafu Ashabi’l-Hadis (167) Suyuti Savnu’l-Mantık (s.146)

[6] İbn Abdilberr Camiu Beyani’l-İlm (2/95) İbn Kudame Tahrimu’n-Nazar (s.41) Suyuti Savnu’l-Mantık (128) İbnu’l-Cevzi Telbisu İblis (s.83)

[7] Şerafu Ashabi’l-Hadis (168) Beyhaki Menakibu’ş-Şafii (1/462) İbn Ebi Hatim Adabu’ş-Şafii (s.186) İbn Asakir Tebyinu Kizbi’l-Mufteri (335) Ebu Nuaym Hilye (9/116) İbn Abdilberr el-İntika (s.80)

[8] İbnu’l-Muberred, Cemu’l-Cuyuş (57)

[9] İbn Batta, el-İbâne (2/539).

[10] İbnu’l-Muberred, Cemu’l-Cuyuş (no 31)

[11] İbnu’l-Muberred, Cemu’l-Cuyuş (no:33)

[12] İbnu’l-Muberred, Cemu’l-Cuyuş (no:32)

[13] İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelef (43) İbn Asakir Tebyinu Kizbi’l-Mufteri (333) Hatib Şerafu Ashabi’l-Hadis (4) Suyuti Savnu’l-Mantık (60)

[14] İbnu’l-Muberred, Cem’ul-Cuyuş (48)

[15] İbnu’l-Muberred Cem’u’l-Cuyuş (97)

[16] İbnu’l-Muberred, Cemu’l-Cuyuş (98)

[17] Bizden Olmayanlar (795-798) Te’lif: Ebû Muâz Seyfullah el-Çubukâbâdî