Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Sözlerin en doğrusu Allah’ın Kitabıdır, yolların en hayırlısı Muhammed’in yoludur. İşlerin en şerlisi muhdes olanlardır. Dine sonradan sokulan her şey bid’attır, her bid’at dalalettir ve her dalalet ateştedir.”

Öne çıkan

Bid’atçiler Tevhid Ehli Olabilir mi?

Bid’atçiler Tevhid Ehli Olabilir mi?

21 Aralık 2024 Cumartesi

Allah’tan Başkasına Duâ İçin Seslenenler Müşriklere Benzer

 

Cahiliye toplumu; salih kimseler hakkında aşırıya giderek dua ve ibadetlerinde onları Allah'a ortak koşar; Rasullerin ve salih kişilerin kabirlerini, onların yaşadıkları yerleri mescid ve türbe haline getirir, kabir ve türbeleri üzerine kandiller yakar, onlar için kurban keser, onların hürmetine yağmur isteyip onlardan medet beklerler ve bu türbeleri bayram günlerinde ziyaret edip birer bayram yeri haline getirirler ve bu şekilde onların kendileri için şefaatçi olacaklarını zannederler.

            Allah Azze ve Celle şöyle buyurmuştur:

         “Onlar Allah'ı bırakıp kendilerine zarar da fayda da veremeyecek şeylere tapıyorlar ve: “Bunlar, Allah katında şefaatçilerimizdir” diyorlar." (Yunus 18)

            “Allah'ı bırakıp da kıyamet gününe kadar kendisine hiç cevap vermeyecek olan kimseye seslenenden daha sapık kim vardır? Hâlbuki onların seslenişlerinden de habersizdirler” (Ahkaf 5)

            “Bilesiniz ki, hâlis dîn Allah'ındır. O'ndan başkasını “biz onlara, ancak bizi Allah'a daha çok yaklaştırmaları için ibadet ediyoruz” diyerek dost edinenlere gelince, Allah, onların ihtilâf ettikleri hususlarda, aralarında elbette hüküm verecektir. Elbette Allah, kâfir yalancı olan kimseye hidayet etmez.” (Zümer 3)

           

Nu’mân b. Beşîr radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

Şüphesiz duâ ibadetin ta kendisidir.” Sonra şu ayeti okudu:

Rabbiniz buyurdu ki: Bana duâ edin, size icabet edeyim. Bana kulluktan büyüklenenler hakir bir şekilde cehenneme gireceklerdir.” (Mu’min 60)”[1]

Ebû Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

Allah, kendisine dua etmeyene (diğer rivayette kendisinden istemeyene) gazap eder.”[2]

Abdullah b. Mes’ud radıyallahu anh’den: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

Allah’ın dışında bir ortağa dua ettiği halde ölen kimse cehenneme girer.”[3]

İmran b. Husayn radıyallahu anh’den: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem babama şöyle dedi:

“Ey Husayn! Bugün kaç ilaha ibadet ediyorsun?” Babam:

“Altısı yerde, biri semada, yedi ilaha” dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem:

“Bir şey istediğinde ve bir şeyden sakındığında hangisini ilah sayıyorsun?” buyurdu. Babam:

“Semadakini” dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem:

“Ey Husayn! Muhakkak ki sen müslüman olursan sana fayda verecek iki kelime öğreteceğim” buyurdu. Husayn müslüman olunca dedi ki:

“Ey Allah’ın rasulü! Şimdi bana vaad ettiğin o iki kelimeyi öğret.” Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Şöyle söyle: Allah’ım! Bana rüşdümü (doğruluğu) ilham et. Nefsimin şerrinden beni sığındır.”[4]

Ebû Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

Kıyamet günü cehennemden gören iki gözü, işiten iki kulağı ve konuşan bir dili olan bir boyun çıkacak, şöyle diyecektir: “Muhakkak ki ben, üç tür kimse için görevlendirildim: Her inatçı zorba, Allah ile beraber başka bir ilaha seslenen herkes ve suret yapanlar!”[5]

Abdullah b. Mes’ud radıyallahu anh’den: “Oysa onların dua ederek kendilerine seslendikleri kimseler de Rablerine daha yakın olmak için vesile ararlar.” (İsra 57) ayeti hakkında şöyle dedi:

“Bu ayet cinlerden bir gruba ibadet eden bir arap topluluğu hakkında inmiştir. Cinler müslüman oldular, onlara ibadet etmekte olan insanlar ise bunu fark etmediler. Bunun üzerine:

Oysa onların dua ederek kendilerine seslendikleri kimseler de Rablerine daha yakın olmak için vesile ararlar.” (İsra 57) ayeti nazil oldu.”[6]

Rifa’a el-Cuhenî radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

Muhakkak ki Allah gecenin yarısı veya üçte ikisi geçinceye kadar mühlet verir, fecir doğana kadar şöyle buyurur:

“Kullarım benden başkasından istekte bulunmasınlar. Kim benden isterse ona icabet ederim, kim benden isterse ona veririm, benden bağışlanma dileyeni bağışlarım.”[7]

Aişe radıyallahu anha’dan:

Bir ayakkabı bağı olsa dahi, herşeyi Allah’tan isteyin. Zira o nasip edilmeyecek olsaydı, ihtiyaç olarak çıkarılmazdı.”[8]

Enes b. Mâlik radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

Sizden biriniz ihtiyacını veya kopan ayakkabı bağı bile olsa, bütün ihtiyaçlarını rabbinden istesin.”[9]

İbn Abbâs radıyallahu anhuma’dan: “Allah bize yeter ve O ne güzel vekildir” sözünü İbrahim aleyhi's-selâm ateşe atılırken söyledi. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem de bunu şöyle dedikleri zaman söyledi:

(Size düşman olan) insanlar, size karşı bir araya geldiler; bu sebeple onlardan korkun” demişlerdir de, (bu söz) onların imanını artırmış ve “Allah bize yeter: O, ne güzel bir vekildir” demişlerdir.” (Al-i İmran 173)”[10]

Esma bt. Umeys radıyallahu anha şöyle demiştir: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bana sıkıntı anında şöyle dememi öğretti:

Allah, Allah rabbimdir, O’na hiçbir şeyi ortak koşmam.[11]

İbn Abbâs radıyallahu anhuma’dan: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem sıkıntı anında şöyle diyerek dua ediyordu:

Azim ve Halîm olan Allah’tan başka ibadete layık hak ilah yoktur. Göklerin, yerin ve yüce arşın rabbi olan Allah’tan başka ibadete layık hak ilah yoktur.[12][13]



[1] Sahih. İbn Hibban (3/172) Ahmed (4/267, 271, 276) Ebû Dâvud (1479) Hâkim (1/667)

[2] Sahih. Hakim (1/668) Ahmed (2/442) Buhari Edebu’l-Mufred (658) İbn Mace (3827) Tirmizi (3373) Ebu Ya’la (12/11)

[3] Sahih. Buhârî (4497, 6683)

[4] Hasen. Tirmizî (3483) Bezzar (9/53) İbn Huzeyme et-Tevhid (215) Taberani (18/174) Buhari Halku Ef’ali’l-İbad (134) Ru’yani (85)

[5] Sahih. Ahmed (2/336) Tirmizî (2574) Beyhakî, Şuabu’l-İman (6317)

[6] Sahih. Buhârî (4714) Muslim (3030, 30)

[7] Sahih. İbn Mâce (1367)

[8] Sahih mevkuf. Ebu Ya’la (8/44) İbn Sunni Amelu’l-Yevm (355) Beyhaki Şuab (2/42)

* Ebu Hureyre radıyallahu anh’den merfu olarak: Beyhakî Şuabu’l-İman (2/41) Beyhaki: isnadı kuvvetli değildir demiştir.

* İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan: Deylemi (3378)

[9] Sahih. Tirmizî (3604) Bezzar (13/294) Ebu Ya’lâ (6/130) İbn Hibban (3/148, 177) Beyhaki Şuab (2/40) Ziyau’l-Makdisi, el-Muhtare (5/9)

[10] Sahih. Buhârî (4563)

[11] Sahih. İbn Mâce (3882)

[12] Sahih. Buhârî (6345, 6346) Muslim (2730)

[13] Bizden Olmayanlar (844-848) Te’lif: Ebû Muâz Seyfullah el-Çubukâbâdî