Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Sözlerin en doğrusu Allah’ın Kitabıdır, yolların en hayırlısı Muhammed’in yoludur. İşlerin en şerlisi muhdes olanlardır. Dine sonradan sokulan her şey bid’attır, her bid’at dalalettir ve her dalalet ateştedir.”

Öne çıkan

Bid’atçiler Tevhid Ehli Olabilir mi?

Bid’atçiler Tevhid Ehli Olabilir mi?

1 Haziran 2018 Cuma

Şeyh Ebu Muaz Seyfullah el-Çubukâbâdî'den İhvanu’l-Muflisin’in Fikir Adamlarının Çarpık Görüşlerine Reddiye -5-

İhvanu'l-Muflisin'in Fikir Adamlarının Çarpık Görüşleri -5-

4- Muhammed Kutub


Seyyid Kutub hakkında söylenen şeylerin aynısı, onun kardeşi Muhammed Kutub hakkında da söylenebilir. Muhammed Kutub, Seyyid Kutub’un kitaplarını yayınlamayı üstlenmiş, onlarca defa baskılarını yapmış, içerdiği hatalara dair hiçbir uyarıda bulunmamıştır. Bu da açıkça bu içeriklerden razı olduğunu gösterir. Lakin Muhammed Kutub, kardeşi kadar açık sözlü olmamıştır. Çoğu zaman te’vil etmiş ve mücmel/kapalı ifadeler kullanmış, görüşünü ortaya koyacak ayrıntılara girmekten kaçınmıştır. O, Kutubçu İhvancıların büyüklerindendir. “Çağdaş Konumumuz” adlı kitabı bunun şahididir. Bu kitap birçok belalar içermektedir.

Âlimler, Allah’ın indirdiğinden başkasıyla hükmetme meselesinde mutlak tekfirde bulunmayıp meselenin ayrıntısına inmişler ve belirli bir şahsın tekfirinde şartların bir araya gelip manilerin ortadan kalkmasını gözetmişlerdir. Lakin fırkalar ve görüşleri konusunda cehalet içinde bulunan Seyyid Kutub, kardeşi Muhammed Kutub ve onlardan etkilenen kimseler bunu “İrca/mürcielik” olarak lanse etmişlerdir.

5- Salah es-Sâvî

Bu, Cemaatu’l-Muslimin Mefhumuha ve Keyfiyeti Luzumiha adlı kitabın ve es-Sevabit ve’l-Mutegayyirat (sabiteler ve değişkenler) kitabının yazarıdır. Seyyid Kutub’un menheci üzerindedir. Kendisini Ehl-i Sünnet Selefî gibi gösterip İhvanu’l-Muflisin fikirlerini yayanlardan biridir. Hakikatte Salah es-Savi, aynen Muhammed Kutub gibi Kutupçu İhvanu’l-Muslimin ileri gelenlerinden sayılır.

Salah es-Savi, Muhammed Sürur, Muhammed Ahmed Raşid ve Abdurrahman Abdulhalık kendilerini Ehl-i Sünnet gibi göstererek takiyye yapan ihvancıların başında gelen isimlerdir. Halbuki kitaplarında salih selefin menhecinden eser yoktur.

6- Muhammed Ahmed Raşid

Aslen Irak’lı olup Birleşik Arap Emirliklerinde ikamet eder ve gerçek ismi Abdulmun’im b. Salih el-Ali el-İzzî’dir. “el-Avaik ve’r-Rakaik”, “el-Muntalak”, “el-Mesâr”, “San’atu’l-Hayat” ve “Silsiletu Resaili’l-Ayn” kitaplarının yazarıdır. Kutupçu İhvancılardandır.

7- Muhammed Surur b. Nayif Zeynulabidin

Seyyid Kutub’un hayranıdır. Türkçe’ye Peygamberlerin Davet Metodu adlı eseri tercüme edilmiştir. Orada Seyyid Kutub’tan alarak etkilendiği Haricîlik bakış açısını yansıtmaktadır.

Muhammed Sürur, Haricilerin menhecinde olan Seyyid Kutub’un Hariciliğini inkâr etmek istemiştir. Çünkü Seyyid Kutub’un Harici olduğu sabit olursa, aynı menhec üzerinde olan Muhammed Sürur da Haricidir. Bu yüzden Seyyid Kutub’u Haricilikten temize çekmek istemiştir.

Muhammed Sürur ve taraftarları, (Türkiyedeki temsilcisi Abdullah Yolcu’dur) kendilerinin Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat menheci üzerinde olduklarını hatta bazen Selef’in menheci üzerinde olduklarını iddia ederler. Bununla beraber el-Elbani, Mukbil b. Hadi, İbn Baz gibi sünnet alimlerine karşı harp içindedirler. Halbuki Seyyid Kutub’un batıl ve sapık sözlerine hiçbir reddiyede bulunmazlar! Bilakis onu temcid ve senalarla överler.

Türkiye’deki kuklası Abdullah Yolcu’nun birebir Ramazan el-Buti ağzıyla konuşup populizm yaparak “dört mezhep de dört mezhep”, “dört imam da dört imam” diye saçmalayıp durduğu şeyler ortadadır. Tıpkı Sürur gibi o da Seyyid Kutub’a, İbn Ladin’e, Said Nursi’ye “müçtehittir” diye övgüler dizerken Elbani, Mukbil, Fevzan, İbn Baz gibi âlimlere dil uzatmaktadır. Gerçi el-Elbani büyük kitleler tarafından kabul görmeye başlayınca ağız değiştirerek el-Elbani’yi övmeye başladı.

Hatta el-Elbani’nin öğrencisi olduğunu iddia etti ki, bu kadar basit yalan söylemeye utanmıyor ve yüzü hiç kızarmıyor!

Elbette İbn Baz, el-Elbani, Mukbil, Fevzan eleştirilemez kimseler değildir. Onların da Kur’an, Sünnet ve salih selefin menhecine muhalefet ettikleri birçok yanlışları vardır, beşerdirler. Lakin bu âlimleri kitap, sünnet ve selefin menhecine isabet ettikleri hususlarda eleştirmek, eleştiren kişinin menhecinin hangi yönde olduğunu ortaya koymaktadır.

Ehl-i sünnet ve’l-Cemaat akidesini yıkan, selefin âlimlerinin üzerinde oldukları kaideleri yerle bir eden kimseleri övüp dururlarken bu kimseler nasıl Ehl-i Sünnetten olduklarını, selefi menhecde olduklarını iddia edebilirler?

8- Abdullah Nasıh Ulvân

Kitaplarında özellikle de el-Ukubât adlı kitabında İhvanu’l-Muslimin doktrinlerini takip etmiş ve savunmuştur.

El-Ukubât kitabında (2/596) şöyle diyor:

“İslami Hareket terörist, dinsiz, davetçileri tutuklayan bir yönetici ile müptela olduğu zaman şu şekilde hareket edilir:

1- Davetin tebliği gizlilik içinde yapılır. Bu kişisel ve ferdî bağlantılar kurarak yapılan davettir.

2- Ruh terbiyesiyle ilgilenen ve davetini nefis tezkiyesine hasreden cemaatlere (tarikatleri kastediyor) görünüşte mensup olunur.

3- Davetçi, mescidde derste, minberdeki hutbede veya okuldaki eğitimde söz sahibi olacak seviyeye ulaşıncaya kadar sürekli çalışmalar ve hassas çabalar göstermelidir.”

Takipçilerini eğittiği bu metot, sözde devlet kurmak için İhvanu’l-Muslimin’in metotudur.

9- Abdurrahman Abdulhalık

Tenbihat ve Ta’kibat adlı kitapta (s.11) şöyle diyor: “…Diğer bir topluluk zanlarına göre her bir alim veya davetçinin yahut ilim talebesinin hata ettikleri konuları eleştirmeyi bir menhec edinmişler ve insanları ondan uzaklaştırmak ve sakındırmak için bunu insanlar arasında yaymaktadırlar. Bunu da Ehl-i Sünnet’in Rical Tenkidinde Metodu diye isimlendiriyorlar.”

Şüphesiz bu sözler eskiden beri bid’at ehlini reddeden sünnet alimlerinin takip ettikleri sahih menheci eleştirmektir. Bu konuda daha önce sitede ve çeşitli risalelerde birçok yazı yayınladığım için ayrıntıya girmiyorum. İhvancı Abdurrahman Abdulhalık’ın selefî menhece düşmanlığını göstermeye bu cümleler yeterlidir. Onun demokratik seçimlere katılma ve parlementoya girmeye cevaz verme gibi açık küfür olan işleri de vardır. Bütün bunlar paraya, mala, yönetime, nüfuza düşkünlüğün getirdiği belalardır. Allah’tan selamet dileriz.

10- Yusuf el-Kardavî

Nifağı apaçık ortada olan bu münafık da İhvanu’l-Muslimin saflarından çıkmıştır. Mecelletu’l-Ba’si’l-İslamî adlı derginin 3. Sayısı, s.75’te, Muhammed b. Abdilvehhab rahimehullah’ın daveti hakkında şöyle diyor:

“Lakin o tecdid ve içtihat olarak bilinmez. Bu yüzden Dr. Muhammed Ammare “Nasçı selefiyye” diye isimlendirmiştir. Nasçı sözüyle maksadı, nasları harfi harfine (motamot) anlamaktır… Bu harekette bu durum mazur görülebilir. Çünkü o hareket medeniyetten uzak, bedevi hayatın hakim olduğu basit bir toplumda meydana gelmiştir.”

El-Kardavi’nin akide ve menhecde arzuladığı tecdid/yenilik nedir acaba? Akidenin ve ibadetin yıkılıp, salih selefin üstün asırlarda üzerinde bulundukları yolu/menheci terk etmeyi mi istiyor?

Kardavi, Alim ve Tagut adlı kitabında (s.7) Abdurrahman b. el-Eş’as el-Kaysî’nin Haccac’a ve Emevilere karşı ayaklanmasını övmüş, örnek görtermiştir. Şüphesiz bu, Haricilerin bid’atini ihya etme çağrısıdır.

Kardavi, Beşşar Esed ile yakın ilişkiler içindeydi. Tayyib Erdoğan da Esed ile yakın ilişkiler içindeydi. Ama ne zaman ki Tayyib Erdoğan, Esed’den İhvanu’l-Muslimin militanlarının çalışmalarını görmezden gelmesini istedi, hatlar koptu. Esed, teröristlere göz yumamayacağını söyledi. Bundan sonradır ki Kardavi, Esed’in kafir olduğunu ilan etti ve ona karşı savaşmanın cihad olduğunu söyledi. Tayyib Erdoğan gibi bir destekçisi de vardı… Yahudilerin Golan tepelerine sahip olmak istediği zaman böyle bir iç savaşın kimlerin arzusu olduğu ve kimlerin kimlere piyonluk ettiği basiret sahiplerine gizli değildir.

Kardavi’nin selefin sünnet anlayışını tahrif etmeye yönelik kitapları, ilahiyat fakültelerinde belamlar tarafından öğrencilere tavsiye edilmektedir. Kardavinin devirdiği çamlar çoktur. Ona ancak bir münafık sevgi besler, küfrü gayet açıktır. Şeyh Mukbil b. Hadi’nin hayatta iken ona verdiği reddiyenin ismi “Havlayan Köpek Yusuf el-Kardavi’nin Susturulması”/İskatu Kelbi’l-Avi’dir.

11- Fethi Yeken, 12- Said Havva, 13- Ragıb Sercani

Bunlar da İhvanu’l-Muslimin düşüncesini destekleyen yazarlardır. Öncekiler hakkında söylenenden fazla bir söz söylemeye ihtiyaç yoktur.

                        - Yazı inşaallah devam edecek –


Şeyh Ebu Muaz Seyfullah el-Çubukâbâdî


http://ebumuaz.blogspot.com/2018/05/ihvanul-muflisinin-fikir-adamlarnn_12.html