Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Sözlerin en doğrusu Allah’ın Kitabıdır, yolların en hayırlısı Muhammed’in yoludur. İşlerin en şerlisi muhdes olanlardır. Dine sonradan sokulan her şey bid’attır, her bid’at dalalettir ve her dalalet ateştedir.”

Öne çıkan

Bid’atçiler Tevhid Ehli Olabilir mi?

Bid’atçiler Tevhid Ehli Olabilir mi?

1 Haziran 2018 Cuma

Şeyh Ebu Muaz Seyfullah el-Çubukâbâdî'den İhvanu’l-Muflisin’in Fikir Adamlarının Çarpık Görüşlerine Reddiye -3-

İhvanu'l-Muflisin'in Fikir Adamlarının Çarpık Görüşleri -3-

2- Ebu’l-Alâ el-Mevdûdî


Mevdudi, Tefhimât adlı kitabında, Allah Teâlâ’nın Yusuf aleyhi's-selâm’dan haber vererek buyurduğu: “Beni yeryüzünün hazinelerine tayin et.” (Yusuf 55) ayeti hakkında şöyle diyor: “Bu sadece maliye bakanlığı talebi değil, bilakis diktatörlük talebidir. Bunun neticesinde de Yusuf aleyhi's-selâm’ın konumu, şu an İtalya’da bulunan Musolini’nin konumuna çok benzemiştir.”[1]

Şüphesiz bu sözler Allah’ın nebilerinden olan Yusuf aleyhi's-selâm’a yapılan bir eksiltmedir! Kimbilir belki Erdoğan’ın diktatör olma arzusunun altında yatan sebep de, onun Mevdudi’nin diktatörlüğe verdiği bu cevaza uymasıdır! Nitekim Mevdudi, seçimlerde Eyup Han’a karşı Fatma Cinnah adlı kadını desteklediğinde, İslam’ın kadına yöneticilik hakkı vermemesiyle itiraz edenlere: “Bu, İslam’ın değişebilir hükümlerindendir” diyerek mukabele etmişti. Şimdiler de Erdoğan’ın da benzer söylemleri dile getirmesinin kaynağı aynı bozuk akide değil midir?

Mevdudî, âlimlerin siyasetten uzak durmalarını eleştirirken şöyle demektedir: “Onların çağdaş toplum hayatındaki vazifeleri, arabadaki fren mekanizmasından öte bir şey değildir. Zira onlar sosyal hayatın hızına sınır koymaya çalışıyorlar.”[2]

Mevdudi başka bir kitabında şöyle diyor: “Bütün dünya halkı için davetimiz: yeryüzünü fesarla doldurmuş olan tagutların ve facirlerin baskısını sona erdiren genel kapsamlı bir inkılap yapmaları, fikrî ve ilmî önderdiği onların elinden almaları, Allah’a ve ahiret gününe iman eden, hak dini din edinen, yeryüzünde büyüklenme ve fesat amacında olmayan kimselere vermeleridir.”[3]

Yine diyor ki: “Hakikatte dinin gayesi imamet nizamını ikame etmektir.”[4]
,
Mevdudi’nin yönetime ulaşmak ve zalimlerden yönetimi almak için inkılaba çağırdığını ve dinin gayesini imamet nizamı olarak belirlediğini görüyorsunuz!

Bilinmektedir ki, Mevdudi’nin çağırdığı bu menhec nebilerin (aleyhimu's-selâm) yolu değildir. Bütün nebilerin meselesi tevhid ve imandır. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“Senden önce hiçbir rasûl göndermedik ki ona: “Benden başka ibadete layık hak ilâh yoktur; şu halde bana kulluk edin” diye vahyetmiş olmayalım.” (Enbiya 25)

“And olsun ki biz, “Allah'a kulluk edin ve Tâğut'tan sakının” diye her ümmete bir rasul gönderdik.” (Nahl 36)

“Şüphesiz sana da senden öncekilere de şöyle vahyolunmuştur ki: “And olsun Allah'a ortak koşacak olursan, amellerin mutlaka boşa gider ve hüsranda kalanlardan olursun!” Hayır! Yalnız Allah'a kulluk et ve şükredenlerden ol.” (Zumer 65, 66)

Meselelerin aslı budur. Nebiler ile sapmış ümmetler arasındaki mücadele bunun etrafında dönmüştür. Dinin hakiki gayesi ve cinlerle insanların yaratılış gayesi, rasullerin gönderiliş ve kitapların indiriliş gayesi Allah’a kulluk ve dini O’na halis kılmaktır:

“Cinleri ve insanları ancak bana kulluk etmeleri için yarattım.” (Zariyat 56)

Mevdudi’nin ve ondan başka siyasi hareketçilerin bu metodu, nebilerin (aleyhimu's-selâm) yoluna aykırı olduğu için ıslah ettiğinden çok ifsad eder.

Eş-Şakikân el-Mevdudî ve’l-Humeynî adlı kitapta Mevdudi’nin şu sözü zikredilmektedir: “Humeyni’nin hareketi İslamî bir harekettir. Onu gerçekleştirenler İslamî bir cemaattir. Gençler İslamî terbiyeyi İslami hareketlerde alırlar. Genel olarak bütün müslümanlar, özel olarak İslamî hareketler bu kıyamı her açıdan desteklemeli, her alanda onunla yardımlaşmalıdır.”[5]

Humeyni’nin bu kıyamı İslam’ın esaslarını ve fer’ini yıkan bir hareket olmasına rağmen nasıl oluyor da Mevdudî böyle bir çağrı yapabiliyor?

Bu, Mevdudi’nin bid’ati sünnetten, batılı haktan, sapıklığı hidayetten ayıramadığını göstermektedir. Aksi halde İslamî hareketlerden böyle bir kıyamı desteklemelerini neden talep etsin?! Lakin onlar, siyasî amaçları uğrunda herşeyi hafife alan bir topluluktur!

  - Yazı inşaallah devam edecek –

[1] Tefhimat (s.12)
[2] Mevdudi, Vacibu’ş-Şebab (s.15-16)
[3] Mevdudi, Tezkiratu Duati’l-İslam (s.12)
[4] Ususu’l-Ahlakiyye (s.220)
[5] Eş-Şakikan el-Mevdudi ve’l-Humeyni (s.3)



Şeyh Ebu Muaz Seyfullah el-Çubukâbâdî