Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Sözlerin en doğrusu Allah’ın Kitabıdır, yolların en hayırlısı Muhammed’in yoludur. İşlerin en şerlisi muhdes olanlardır. Dine sonradan sokulan her şey bid’attır, her bid’at dalalettir ve her dalalet ateştedir.”

Öne çıkan

Bid’atçiler Tevhid Ehli Olabilir mi?

Bid’atçiler Tevhid Ehli Olabilir mi?

7 Aralık 2017 Perşembe

Kur’an Tilavetini Yalnız Ramazan Ayına Tahsis Etmenin Hükmü


Şeyh el-Elbanî rahimehullah’ın kızı Sukeyne bt. Muhammed Nasıruddin el-Elbaniye 8.8.2010 tarihinde şöyle dedi:

ﺳﺄﻟﺖُ ﺃﺑﻲ - ﺭَﺣِﻤَﻪُ ﺍﻟﻠﻪُ - ﻣﺎ ﻣﻠﺨَّﺼُﻪ : ﻗﺮﺃﺕُ ﺃﻥّ ﺑﻌﺾَ ﺍﻷﺋﻤﺔِ
ﻛﺎﻧﻮﺍ ﺇﺫﺍ ﺩَﺧَﻞَ ﺭﻣﻀﺎﻥ ﺍﻧﻘﻄﻌﻮﺍ ﻟﻠﻘﺮﺁﻥ ﻓﻘﻂ، ﺭﻏﻢ ﺃﻧﻬﻢ ﻣِﻦ
ﺃﻫﻞِ ﺍﻟﻌﻠﻢ ﺍﻟﺬﻳﻦ ﻳُﻔﺘﻮﻥ ﺍﻟﻨﺎﺱ، ﻓﻴﻨﻘﻄﻌﻮﻥ ﺣﺘﻰٰ ﻋﻦ ﻓﺘﻮﻯ
ﺍﻟﻨﺎﺱ، ﻓﻬﻞ ﻫٰﺬﺍ ﺻﺤﻴﺢ؟ ﻫﻞ ﺃﺧﺼِّﺺ ﻫٰﺬﺍ ﺍﻟﺸﻬﺮ ﺑﺎﻟﻘﺮﺁﻥ؟
ﻓﺄﺗﺮﻙ ﻗﺮﺍﺀﺓَ ﺍﻷﺣﺎﺩﻳﺚِ ﻭﺷﺮﺣِﻬﺎ ﻭﺩﺭﻭﺱَ ﺍﻟﻘﺮﺍﺀﺍﺕ ﻭﻏﻴﺮ ﺫٰﻟﻚ؟
ﻓﻘﺎﻝ ﻓﻲ ﺟﻮﺍﺑِﻪِ : ﻫٰﺬﺍ ﺍﻟﺘَّﺨﺼﻴﺺُ ﻟﻴﺲ ﻟﻪ ﺃﺻْﻞٌ ﻓﻲ ﺍﻟﺴُّﻨَّﺔ، ﻭﻟٰﻜﻦ ﺍﻟﺬﻱ ﻫﻮ ﻓﻲ ﺍﻟﺴُّﻨَّﺔ ﻭﻣﻌﻠﻮﻡٌ ﻓﻲ " ﺍﻟﺼﺤﻴﺤﻴﻦ ﺍﻹﻛﺜﺎﺭ ﻣِﻦ ﺗﻼﻭﺓ ﺍﻟﻘﺮﺁﻥ ﻓﻲ ﺷﻬﺮِ ﺭﻣﻀﺎﻥ . ﺃﻣﺎ ﺗﺨﺼﻴﺺُ ﺷﻬﺮِ
ﺭﻣﻀﺎﻥ ﻟﺘﻼﻭﺓ ﺍﻟﻘﺮﺁﻥ ﻓﻘﻂ، ﺩﻭﻥ ﺃﻱِّ ﻋِﺒﺎﺩﺓٍ ﺃُﺧﺮﻯٰ ﻛﻄﻠﺐِ ﺍﻟﻌﻠﻢِ ﻭﺗﺪﺭﻳﺲِ ﺍﻟﺤﺪﻳﺚ ﻭﺑﻴﺎﻧِﻪ ﻭﺷﺮﺣِﻪ؛ ﻓﻬﺬﺍ ﻟﻴﺲ ﻟﻪ ﺃﺻْﻞ، ﻭﻛﺬٰﻟﻚ ﻳَﺪْﺧُﻞ ﻣﻮﺿﻮﻉُ ﺍﻟْﻤَﺒَﺮَّﺍﺕ ﻭﺍﻟﺼَّﺪَﻗﺎﺕ ﻭﺍﻹﺣﺴﺎﻥ ﺇﻟﻰ ﺍﻟﻨﺎﺱ، ﻭ ﻭ ﺇﻟﺦ، ﺍﻻﻧﻘﻄﺎﻉُ ﻟﻠﺘﻼﻭﺓ ﻟﻴﺲ ﻟﻪ ﺃَﺻْﻞ، ﺍﻟﺬﻱ ﻟﻪ ﺃَﺻْﻞٌ ﻫﻮ ﺍﻹﻛﺜﺎﺭُ ﻣِﻨﻬﺎ ﻓَﺤَﺴْﺐ

“Babama özetle şöyle sordum: “Bazı imamların Ramazan ayı girdiği zaman sadece Kur’an ile meşgul olduklarını okudum. Kendileri insanlara fetva veren ilim ehli oldukları halde insanlara fetva vermeyi dahi bırakıp Kur’an ile meşgul oluyorlar. Bu doğru mudur? Bu ay, hadisleri ve şerhlerini okumayı terk edip Kur’an kıraati ve dersleri için tahsis edilebilir mi?

Cevabında şöyle dedi: “Böyle bir tahsisin sünnette bir aslı yoktur. Lakin sünnette malum olan Sahihayn’de geçtiği gibi Ramazan ayında Kur’an kıraatini artırmaktır. Ama Ramazan ayında yalnız Kur’ân kıraati için tahsis edip ilim talebi, hadis dersi veya şerhiyle açıklanması gibi diğer bir ibadetleri terk etmenin bir aslı yoktur. Bağışlar yapmak, sadakalar vermek ve insanlara iyilik etmek gibi konular da buna dahildir. Tilavet için başka işleri bırakmanın aslı yoktur. Aslı olan şey, Kur’an kıraatini artırmaktır, bunu iyi düşün."



*********

Şeyh el-Elbani rahimehullah’ın kastettiği hadis şudur: “İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan: “Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Ramazan ayında olabildiğince insanların en cömerdi idi. Cibril aleyhi's-selâm Ramazan ayında her gece Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem ile buluşur ve Kur’an dersi yaparlardı. İşte Cibril aleyhi's-selâm, Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem ile buluştuğunda Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem rüzgârla sürüklenen yağmur gibi cömert olurdu.” Buhârî (3220)

Ebu Hureyre ve Fatıma radıyallahu anhuma bu hadisteki bir bölümü şöyle rivayet etmişlerdir: “Cebrail onunla birlikte Kur’anı karşılaştırmalı olarak (muaraza) okurdu.” (Buhârî 3220)
Nevevî rahimehullah şöyle demiştir:

ﻗَﺎﻝَ ﺃَﺻْﺤَﺎﺑُﻨَﺎ : ﺍﻟﺴُّﻨَّﺔُ ﻛَﺜْﺮَﺓُ ﺗِﻠَﺎﻭَﺓِ ﺍﻟْﻘُﺮْﺁﻥِ ﻓِﻲ ﺭَﻣَﻀَﺎﻥَ ﻭَﻣُﺪَﺍﺭَﺳَﺘِﻪِ، ﻭَﻫُﻮَ ﺃَﻥْ ﻳَﻘْﺮَﺃَ ﻋَﻠَﻰٰ ﻏَﻴْﺮِﻩِ ﻭَﻳَﻘْﺮَﺃَ ﻏَﻴْﺮُﻩُ ﻋَﻠَﻴْﻪِ، ﻟِﻠْﺤَﺪِﻳﺚِ ﺍﻟﺴَّﺎﺑِﻖِ ﻋَﻦْ ﺍﺑْﻦِ ﻋَﺒَّﺎﺱٍ

“Ashabımız dediler ki: “Sünnet olan; Ramazanda Kur’an tilavetini ve mudaresesini (karşılıklı dersini yapmayı) artırmaktır. Bu da başkasına okuyup, başkasının da kendisine okumasıdır. Zira az önce geçen İbn Abbas radıyallahu anhuma hadisi bunu göstermektedir.” (el-Mecmu Şerhu’l-Muhezzeb 6/274)

İbn Receb rahimehullah şöyle demiştir:

" ﻭﻓﻴﻪ ﺩﻟﻴﻞٌ ﻋﻠﻰ ﺍﺳﺘﺤﺒﺎﺏِ ﺍﻹﻛﺜﺎﺭِ ﻣِﻦ ﺗﻼﻭﺓِ ﺍﻟﻘﺮﺁﻥِ ﻓﻲ ﺷﻬﺮِ
ﺭﻣﻀﺎﻥَ

“Bu hadiste Ramazan ayında Kur’an kıraatini çoğaltmanın müstehap oluşuna bir delil vardır.” (Letaifu’l-Mearif s.169)

İslamweb sitesinde bu mesele şöyle sorulmuştur:

“Kur’ân okumak için belirli bir vakit tahsis etmek mesela ikindi namazından sonrası gibi, bu bir bid’at olur mu?

Cevap: Hamd ve minnet Allah’adır. Allah’ın rasulüne, ailesine ve ashabına salat ve selam olsun. Bundan sonra: “Şüphe yok ki Allah Teâlâ’nın kitabını okumak, okuyucusuna her harfinden dolayı on hasenata ulaştıran yüce bir ibadettir. Tirmizi, İbn Mesud radıyallahu anh’den şöyle rivayet etti: Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: “Kim Allah’ın kitabından bir harf okursa ona bir hasene vardır. Hasene on misliyle karşılık bulur. Elif lam mim bir harf demiyorum. Lakin elif bir harf, lam bir harf, mim bir harftir.” Şeyh el-Elbanî sahih demiştir.

Allah Teâlâ’nın kitabını tilavet etmeye gücün yettiği kadar devam etmeye hırs göstermelisin. Lakin sebepsiz yere ikindi namazından sonrası gibi belirli bir vakte tahsis etmen gerekmez. Zira bunda izafi bid’at korkusu vardır. Tilavet için belli bir vakte tahsis etmeye bir delil sabit olmamıştır. İbadette aslolan tevkif/(meşru kılan sabit bir delil olmadıkça duraklama)tir. Eğer işinden dolayı ancak bu vakitte müsait olman veya bunun benzeri gibi bir sebep varsa veya kıraat için bu vaktin daha faziletli olduğuna itikad etmediğin sürece bunda bir sakınca yoktur. Allah en iyi bilendir.”



Ebu Muaz Seyfullah el-Çubukâbâdî