Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Sözlerin en doğrusu Allah’ın Kitabıdır, yolların en hayırlısı Muhammed’in yoludur. İşlerin en şerlisi muhdes olanlardır. Dine sonradan sokulan her şey bid’attır, her bid’at dalalettir ve her dalalet ateştedir.”

Öne çıkan

Bid’atçiler Tevhid Ehli Olabilir mi?

Bid’atçiler Tevhid Ehli Olabilir mi?

7 Aralık 2017 Perşembe

Dinî Anlamdaki Bid’atlerin Özellikleri


Dinî Anlamdaki Bid’atlerin Özellikleri

(İ’malu Kaideti Seddi’z-Zerai Fi Babi’l-Bid’a – el-Ciyzani s.15 vd.)

1- Bid’at hakkında, - genellikle - bundan yasaklayan özel bir delil bulunmaz [1] , ancak küllî ve genel yasaklayıcı deliller ile istidlal edilir.

2- Bid’at mutlaka dinin maksatlarına aykırıdır ve onu yıkıcıdır. Bu onun kınanması ve batıl olması hakkında külli delildir. Bu yüzden hadiste sapıklık olarak nitelenmiştir.

3- Genellikle bid’at Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem zamanında ve sahabesinin asrında bilinmeyen şeyleri yapmak şeklinde olur.

İbnu’l-Cevzî şöyle demiştir: “Bid’at; daha önce olmayan bir şeyi yaparak ortaya koymak hakkında bir ibaredir.” [2]

Bu yüzden bid’at diye isimlendirilmiştir. Zira lügatte bid’at; övülmüş ya da yerilmiş olsun fark etmez, örneği olmayan bir şey ortaya koymak demektir.

4- Bid’at mutlaka dinde meşru olan işlere benzer ve onunla karıştırılır.

Bid’at, dinde meşru olan şeylere iki açıdan benzer:

a- Dayanağı bakımından benzer:

* Bid’at mutlaka ya bir şüphe yahut vehmedilmiş bir delil üzerine işlenir. Bu da delilin doğru bir delil olduğu zannedilmesindendir.

* Aynı şekilde meşru ibadetler de mutlaka sahih bir delil üzerine olmak zorundadır.

b- Meşru ibadet görünümü ve özelliği bakımından benzer:

Sayı, şekil, zaman, mekan veya buna devam edilmesi bakımından benzer ve bu önemsenen bir din gibi kabul edilir.

[1] Özel olarak yasaklanan bid’atler bundan müstesnadır. Bunlar da çok azdır. Senenin her gününü oruç tutmaktan, evlenmeyi ve uyumayı terk etmekten yasaklanması gibi. Bkz.: İktizau’s-Sırati’l-Mustakim (2/586-587)

[2] Telbisu İblis (16)

Ebu Muaz Seyfullah el-Çubukâbâdî