Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Sözlerin en doğrusu Allah’ın Kitabıdır, yolların en hayırlısı Muhammed’in yoludur. İşlerin en şerlisi muhdes olanlardır. Dine sonradan sokulan her şey bid’attır, her bid’at dalalettir ve her dalalet ateştedir.”

Öne çıkan

Bid’atçiler Tevhid Ehli Olabilir mi?

Bid’atçiler Tevhid Ehli Olabilir mi?

15 Kasım 2017 Çarşamba

Alimlerin Bidatçi Hakkındaki Hükmünü Kabul Etmeyenlerin Hükmü

Alimlerin Bidatçi Hakkındaki Hükmünü Kabul Etmeyenlerin Hükmü

Soru: Alimlerin salih selefin menhecine muhalefet eden bazı kimseler hakkında, onun selefilikten çıktığına dair hükmünü kabul etmeyen kişi hakkındaki görüşünüz nedir? Halbuki bu alimler o kimselerin sapmasına dair açık delilleri naklederek zikretmektedirler. Münakaşa ve açıklamadan sonra: “Ben zikrettiğin delillere ikna olmadım” diyor. Böyle bir kimseye karşı nasıl davranılır? Ona ne hüküm vermeliyiz?
Şeyh Zeyd el-Medhali’nin cevabı: alimlerin salih selefin menhecine muhalefet eden kimse hakkındaki hükmünü reddeden kimse hakkında görüşüm; onun kibirli birisi olduğudur. Çünkü Nebî sallallahu aleyhi ve sellem: “Kibir hakkı kabul etmemek ve insanları küçümsemektir” buyurmuştur. Akide ve din hususunda Salih selefin menhecinde giden alimlerin hükmü haktır. Hakkı ancak zalim reddeder. Özellikle de salih selefin menhecine muhalefet edenleri bilen alimlerin hükmünü reddeden kişi, haktan sapmıştır. Bana göre bunu yapan kimsenin bid’at ehlini savunduğu ve onların bidatleriyle sapıklıklarının reddedilmesine razı olmadığı için bid’at ehli olduğunda tereddüt yoktur. Çünkü menhece muhalefet edenin reddedilmesi ve batılının ortaya konulması haktır. Heva ehli ve onların yardımcılarına kendilerinin batıllarının ortaya çıkarılması ve insanların kendilerinden sakındırılması ağır gelir. Bu yüzden üzerinde oldukları bâtılın açıklanmasını istemezler. Bazı insanlara bu bâtıllarını süslerler ve onlar da bunlara tabi olurlar. Batıl ehli buna bir de çirkin bir hata daha eklerler. İlim ehliyle münakaşa edip, cevabını alınca delillere ikna olmadıklarını söylerler. Avam arasında buna: “Özrü kabahatinden beter” derler.
Bu kimselere nasıl davranılacağına gelince; bu kimseler de bid’at sahibidir ve onlara da hecr (darılma ve alakanın kesilmesi) uygulanır. Bu kimselerden sakındırılması ve onlarla cedelin terk edilmesi gerekir. Nitekim selefin buna benzer kimselere karşı eskiden beri sürdüregeldikleri tutum budur.”
Kaynak: el-Ecvibetu’l-Eseriyye Ani’l- Mesaili’l-Menheciyye (s.82)
Tercüme:

Ebu Muaz Seyfullah el-Çubukâbâdî