Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Sözlerin en doğrusu Allah’ın Kitabıdır, yolların en hayırlısı Muhammed’in yoludur. İşlerin en şerlisi muhdes olanlardır. Dine sonradan sokulan her şey bid’attır, her bid’at dalalettir ve her dalalet ateştedir.”

Öne çıkan

Bid’atçiler Tevhid Ehli Olabilir mi?

Bid’atçiler Tevhid Ehli Olabilir mi?

23 Kasım 2017 Perşembe

Bid’atçiliğe Hükmetmek

Bid’atçiliğe Hükmetmek

Şeyh Muhammed Bazemul
Link: http://www.ajurry.com/vb/showthread.php?t=40569
Tercüme:Ebu Muaz Seyfullah el-Çubukâbâdî 
Soru: “Şeyhimiz, Allah size ihsan etsin, size ve ilminize bereket versin. Bir sorum var. İki alim cerh etme, bid’atle itham ve sakındırma hususunda ihtilaf ettiğinde sakındırmayı bid’atle ithama çeviren kayıt nedir? Selefi bir kimsenin görüşlerden birini tercih eden kardeşlerine karşı tutumu nasıl olmalıdır?
Cevap:   Soruda cerh etme (tecrih), bid’atçilikle suçlama (tebdî’) ve sakındırma (tahzir) kelimeleri zikredilmektedir.
Tecrih; cerh etmekten gelir. Bu kişinin dindeki adaleti veya hafızası hususunda eleştirilmesidir. Her tecrih (cerh etme) tebdî’ (bidatçilikle suçlama) demek değildir. Fakat her tebdî’ bir cerh etmedir.
Bir kimseyi bid’atinden dolayı bid’atçilikle suçlamak durumlara göre farklıdır:
Bazen bir sözü veya bir fiili bid’at olmakla nitelenir ve o zaman kendisinin çıkardığı veya işlediği bid’atten dolayı ona bid’at sahibi denilir.
Bazen de şahsın kendisi bid’at ile nitelenir ve ona “Mubtedi’: bid’atçi” denilir. Bu da kendisine hüccet ikame edilip inad etmesi ve hevasına uyup hakka dönmemesi halinde olur. Bu kimse hevâ ve bid’at ehlidir.
Tahzir; bir şahıstan, bir meseleden, bir hükümden, bir üsluptan veya bir fikirden sakındırmak demektir. Şahsın cerh edilmiş bir bid’atçi olması gerekmez. Bu konuda kişiye yumuşak veya şiddetli yahut acilen sakındırma yapılabilir. Kişinin sözünde çokça kullandığı bir ibare ele alınarak sakındırılabilir veya onun bid’at veya sapıklığından sakındırılabilir.
İlim talebesinin bir şahıs hakkında durumun hakikatini öğrenmek için bir alime veya kendisinden daha iyi bilen birine müracaat etmesi gerekir.
Alimler bu konuda şahsın durumu hakkındaki kendi bilgilerine göre ihtilaf edebilirler, o kişinin durumundan haberdar olmayabilirler. Bu insanlar hakkındaki bilgiye göre değişiklik arz edebilir.
Bu yüzden soru sahibine nasihatim; sözün sahibi olan alime başvurması ve sürekli olarak tesebbütte bulunmasıdır. (Sözün sahibi olan alimin kendisinden sormasıdır.) Bu meselelerdeki ihtilafı kaldırmak için en uygun yol budur.
İlim talebesi bu meselelerde ilim ehline tabi olmalıdır. En selametlisi budur. Kendi başına acele edip tavır almamalıdır. Bu konuyu yönlendirebildiği kadarıyla alimlere bırakmalıdır.
Allah’tan herkes için başarı ve doğruluk dilerim.

http://ebumuaz.blogspot.com.tr/2015/02/bidatcilige-hukmetmek.html