Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Sözlerin en doğrusu Allah’ın Kitabıdır, yolların en hayırlısı Muhammed’in yoludur. İşlerin en şerlisi muhdes olanlardır. Dine sonradan sokulan her şey bid’attır, her bid’at dalalettir ve her dalalet ateştedir.”

Öne çıkan

Bid’atçiler Tevhid Ehli Olabilir mi?

Bid’atçiler Tevhid Ehli Olabilir mi?

15 Şubat 2020 Cumartesi

Şeyh Ebu Muaz Seyfullah el-Çubukâbâdî'den Suretleri Helal Sayan Ebu Hanzala Habis Bayancuk'a Cevap

Suretleri Helal Sayan Ebu Hanzala Habis Bayancuk'a Cevap

Ebu Hanzala künyeli zındık Habis Bayancuk, ruh taşıyan canlıların suretleri hakkında sorulan soruya tıkıldığı zindandan tahrif dolu bir cevap vermiş. 
Tıpkı eski ve yeni Mu’tezile zındıklarının yaptıkları gibi Sebe suresi 13. Ayetindeki bir müteşabihe tutunuyor. 

Seleften bazılarının bu ayette geçen temasil kelimesinin ruh taşıyan canlılara ait heykeller olduğunu söylediklerini iddia ediyor ve suret meselesinin tevhid meselesi olmadığını savunuyor! 
Muhtemelen Cessas gibi kelam ehli müfessirlerin yorumlarına tutunduğundan “Suleyman aleyhi's-selâm’ın şeriatında suretler caiz idi, sonradan haram kılındı. Bu da bu meselenin tevhid meselesi olmadığını gösterir” şeklinde sözlerle karanlığa taş atıyor!
Sonra suretler hakkında şiddetli tehdit içeren nasların kapsamından kurtulmak için rab edinmek istediği âlimlerin yorumlarından hevasına uyan bir kırıntı bulmaya çalışıyor! 
Hatta müteşabihlerin peşine düşme konusunda daha da ileri giderek, Aişe radiyallahu anha’nın oynadığı oyuncaklar arasında “Suleyman aleyhi's-selâm’ın atı” olarak nitelediği bir oyuncağı, başı, gözü vb. organları belli bir oyuncak suretmiş gibi yorumlamaya zorluyor ve oyuncaklarda, çocukların elbiselerinde ve tazim edilmeyen yerlerde ruh taşıyan canlıların suretlerinin caiz olduğunu iddia ediyor!
Gördün mü hevasını ilah edineni!”
Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
                                                            يَعْمَلُونَ لَهُ مَا يَشَاءُ مِنْ مَحَارِيبَ وَتَمَاثيلَ
Onlar Süleyman'a kaleler, timsaller…ne dilerse yaparlardı.” (Sebe 13)
Bu ayette geçen temasil/timsaller kelimesi, bid’at ehli zındıkların peşine düştükleri müteşabihtir.
Temasil: Arapçada insan, hayvan, ağaç, çiçek, nehir veya herhangi bir cansız varlık olsun tabii bir varlığın benzerinin taklit edilmesi anlamına gelen timsal kelimesinin çoğuludur. "Timsal, Allah tarafından yaratılan bir şeye benzemesi için yapılan bütün sûni şeylerin ismidir." (Lisanü'l-Arab)
"Timsal; canlı olsun, cansız olsun bir varlığa benzemesi için yapılan bütün resimlerdir." (Tefsir, el-Keşşaf)
Bunlara dayanarak Kur'an'daki bu ifadenin, Süleyman (aleyhisselam) için yapılan "heykeller"in insan ve hayvan heykelleri veya resimleri anlamına gelmediğini söylebiliriz. Bunlar Süleyman aleyhisselam'ın binalarını ve eserlerini süslediği manzara resimleri, çiçekli düzenlemeler veya başka tür dekorasyonlar da olabilir.
Ebu Hanzala Habis’in iddiasının aksine hiçbir selef alimi bu kelimeyi ruh taşıyan canlılara ait heykeller olarak yorumlamamıştır.
Taberî, Tefsir’inde (19/231) Mucahid ve Katade’den sahih isnadlarla temasil kelimesinin bakırdan veya camdan eşyalar şeklinde açıkladıklarını rivayet etmiştir.
Sonra Taberî, Amr b. Abdulhamid – Mervan – Cuveybir yoluyla Dahhak rahimehullah’ın bu kelime hakkında “Suretlerdir” dediğini nakleder. Bu rivayet uydurmadır. Amr b. Abdilhamid meçhuldür. Cuveybir metruktur. Bununla beraber rivayetin metni de bu suretlerin ruh taşıyan canlılara ait olduğu hususunda kapalıdır.
Bu yanlış anlamaya Süleyman aleyhisselam'ın kendisi için peygamberlerin ve meleklerin resmini yaptırdığını söyleyen bazı müfessirler sebep olmuştur. Bu müfessirler İsrailî haberlerden yararlanmışlar ve daha önceki şeriatlara göre resim yapmanın haram olmadığı sonucuna varmışlardır.
Fakat bu İsrailî haberleri zikredip rivayet ettikleri halde, Süleyman aleyhisselam'ın Musa aleyhisselam'ın şeriatına tabi olduğu ve onun şeriatında da aynen Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'in şeriatında olduğu gibi insan ve hayvan resim ve heykelleri yapmanın haram olduğu gerçeğini gözardı ediyorlar.

İbn Hacer Fethu’l-Bari’de (10/382) şöyle demiştir: “Nitekim Buhârî ve Muslim’in Sahih’lerinde Aişe radiyallahu anha’dan Habeş diyarındaki kiliselerde bulunan suretler hakkında Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu sabit olmuştur:
 كَانُوا إِذَا مَاتَ فِيهِمُ الرَّجُلُ الصَّالِحُ بَنَوْا عَلَى قَبْرِهِ مَسْجِدًا وَصَوَّرُوا فِيهِ تِلْكَ الصُّورَةِ أُولَئِكَ شِرَارُ الْخَلْقِ عِنْدَ اللَّهِ
Onlardan salih bir adam öldüğü zaman kabri üzerine bir mescid ve bu suretleri yaparlardı. Onlar Allah katında halkın en şerlileridirler.”
Bu hadis gösteriyor ki şayet onların şeriatinde bu caiz olsaydı Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem böyle buyurmazdı. Canlıların suretlerini suretlere ibadet edenler ihdas etmişlerdir. Allah en iyi bilendir.”
Fakat Müslüman müfessirler bu İsraili rivayetleri zikretmelerine rağmen Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'in şeriatında bunun haram kılındığını belirtmişlerdir. Bu nedenle hiç kimseye Süleyman aleyhisselam'ı taklit ederek resimler ve heykeller yapması helal olmaz. Fakat günümüzde batıyı taklit ederek fotoğrafı ve heykel yapmayı helal kılmak isteyen bazı kimseler Kur'an'ın bu ayetini delil olarak alırlar ve şöyle bir iddiada bulunurlar:
"Allah'ın Peygamberi böyle yaptığına ve Allah da kitabında Peygamberinin bu davranışını zikrettiğine, bunu kabul etmediğine dair bir ifade de bulunmadığına göre, bu helal olmalı."
Batıyı taklit eden bu kimselerin iddiası iki sebep yüzünden yanlıştır. Birincisi, Kur'an'da kullanılan Temâsil kelimesi sadece insan ve hayvan resmi anlamına gelmez, cansız nesnelerin resimleri için de kullanılır. Bu nedenle sadece bu kelimeye dayanılarak Kur'an'a göre insan ve hayvan resimleri yapmanın helal olduğu sonucuna varılamaz. İkincisi, sahih senetlerle ve birçok kanaldan rivayet edilen hadisler, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in canlıların resimlerini yapmayı ve bunları evde bulundurmayı yasakladığını göstermektedir.
Bunlara karşın resim konusunda bazı istisnalar yapan hadisler de rivayet edilmiştir. Mesela Ebu Talha Ensari radıyallahu anh'den rivayet edilen bir hadise göre üzerinde resimli dokumalar bulunan perdeler asmak caizdir. (Buhari: Kitabü'l-Libas).
Aişe (radıyallahu anha) hadisine göre Aişe radıyallahu anha üzerinde resimler bulunan bir kumaşı yırtıp minder yaptığında Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) bunu yasaklamamıştır. (Müslim: Kitabü'l-Libas)
Salim bin Abdullah bin Ömer hadisine göre, teşhir edilmeyen, göze çarpacak şekilde asılmayan ve halı gibi yere serilerek kullanılan resimli kumaşları kullanmak haram değildir. (Müsned-i Ahmed)
Fakat bu hadislerden hiçbirisi daha önce zikrettiğimiz suretleri yasaklayan hadislere muhafelet etmez. Bunlardan hiçbirisi resim yapmayı ve boyamayı helal kılmaz, sadece bir adamın üzerinde resimler bulunan kumaşı varsa, onu nasıl kullanması gerektiğini açıklığa kavuşturur. Bu konuda Ebu Talha Ensari hadisi kesinlikle kabul edilmez, çünkü Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in üzerinde resimler bulunan bir kumaşı perde olarak kullanmayı sadece yasaklamakla kalmayıp parçaladığını bildiren birçok sahih hadise muhaliftir.
Bundan başka bu konuda Ebu Talha Ensari radıyallahu anh'ın kendi uygulaması da, Tirmizi ve Muvatta'da rivayet edildiğine göre, üzerinde resimler bulunan bir kumaşı değil perde olarak asmak, yer yaygısı olarak bile kullanmama şeklindeydi.
Aişe ve Salim bin Abdullah'ın hadislerine gelince onlar da, eğer bir resim önem verilerek ve saygı gösterilerek yükseğe asılmaz ve önemsemeden yere yayılıp halı olarak kullanılırsa bunun caiz olduğunu bildirirler. Buhari’nin rivayetinde bu suretlerin baş kısımlarının kesilmesinin emredildiği açıklanmıştır. Buna göre saygı gösterilmeyen bir yere konulsa dahi suretlerin baş kısımları yok edilmelidir.
Bütün bunlara rağmen bu hadisler nasıl olur da, boyama sanatını, resim ve heykel yapmayı insan medeniyetinin en kıymetli başarısı olarak değerlendiren ve bunu Müslümanlar arasında da yaygınlaştırmak isteyen bir kültüre meşruiyet kazandırmak için kullanılabilir?
Netice olarak
1- Seleften hiçkimse ayette geçen timsaller kelimesinin ruh taşıyan canlılara ait suretler demek olduğunu söylememiştir. Bu ancak Cessas, Kurtubî vb. gibi haleften, harcına kelam kireci karışmış kimselerin hiçbir dayanağı olmayan yorumlarıdır.
2- Suleyman aleyhi's-selâm’ın şeriatında ruh taşıyan suretlerin mubah olduğuna dair hiçbir delil yoktur. Bu, dayanaktan yoksun, hatta bilinen gerçeklere aykırı, boş bir iddiadan ibarettir.  
3- Ruh taşıyan canlıların suretlerinin haram kılınmasının illeti yalnızca tazim görmesi, suretlere ibadet edilmesi değildir. Daha önceki yazılarda aktardığım naslarda açıkça görüleceği gibi, bu aynı zamanda yaratma hususunda Allah’a ortak koşma ifade etmektedir. Nitekim İmam Buhârî Sahih’inde Tevhid bölümünde ruh taşıyan canlıların suretleri hakkındaki tehdit naslarını zikretmiştir.

Şeyh Ebu Muaz Seyfullah el-Çubukâbâdî